Vah Vah…
Galatasaray’ın hali bana ana muhalefet partisinin içinde bulunduğu durumu çağrıştırıyor.
Milyonlarca lira harcanıyor, dünyadan yıldızlar toplanıyor, takım oluşturuluyor ama netice yok…
Herkes Fatih Terim’in bir bildiğinin olduğunu düşünüyor, 90 dakikalık maçlar boyunca mütemadiyen ha şimdi, ha biraz sonra bir gelişme olacak, takım mutlak bir galibiyetle çıkacak diye bekliyor…
Sadece bekliyor. Bekledikleri olmuyor…
Önümüzde süreçte muhtemelen Galatasaray, Terim ile yollarını ayırır. Biraz tazminat verir kurtulur, bir başka hoca ile anlaşır yoluna devam eder de, Anamuhalefet Partisi ne yapacak?
Atatürk’ün millete emaneti, cumhuriyeti kuran parti, binmiş bir alamete, gidiyor kıyamete…
Partinin retoriği hariç hiçbir yanında Atatürk yok, altı ok’un birisi milliyetçilik, en ufak bir milli refleks yok. Devlet, millet yararı hak getire…
Türkiye’nin çıkarları söz konusu olduğu zaman partinin üst katmanlarından hep aykırı sesler yükseliyor. Sonrasında toparlamak için çaba sarf edenler çıksa da onları da dinleyen yok…
Mavi Vatan’a karşı, Ermenistan’ın Karabağ işgaline son vermesine karşı, Türkiye’nin Suriye’den gelecek tehlike ve tehditlere yönelik tedbirler almasına karşı, sınır ötesi harekâtlarla terörün yok edilmesine karşı…
Türkiye’nin menfaatleri her neredeyse bu yeni CHP hepsine karşı…
Sayın Kılıçdaroğlu, kimle konuşuyor, istişare ediyor bilinmez, mamafih mütemadiyen kendini ofsayta düşürüyor. Açıkta kalıyor.
En son “Kürt sorununu HDP ile birlikte çözeceğini” açıkladı ve iktidarı İmralı’yı muhatap alarak bu sorunu çözme girişimlerinde bulunmakla itham etti.
Kendisine iktidar cevap vermeden HDP cevap verdi… Sorunun çözümünün İmralı ve Kandil ile olacağını, Demokratik Bölgeler Partisi’nin, KCK’nın bu süreçler içinde yer alması gerektiğini söylediler…
Anlaşılan o ki Kılıçdaroğlu, Millet ittifakı’nın cumhurbaşkanı adayını kendisi belirlemek için HDP’yi yanına almak ve İyi Parti’nin inisiyatif alanını daraltmak istiyor.
İktidar Partisi’nin ve MHP’nin dışında İyi Parti’nin de HDP konusunda refleks göstereceğini ve böylelikle yarınlarda çıkarmak isteyecekleri adayın destek bulmayacağını ortaya koymak çabası içinde.
Ancak kendisine ilk itirazın HDP’den ve hempalarından geleceğini herhalde hesap etmiyordu…
Sayın Kılıçdaroğlu, Millet ittifakı içinde yer almak için kendilerine görünürlük şartı getiren HDP için “demokrasi içinde, sivil bir siyasal hareket ve kürtlerin meşru temsilcisi” biçiminde CHP seçmeninin ve hatta millet ittifakının diğer bileşenlerinin olumlu yaklaşacağı bir kimlik inşa etme çabası içinde iken aldığı bu karşı cevapla muhtemeldir ki çok şaşırmış ve hatta üzülmüştür.
Fakat, hakkında terör ile irtibatı nedeniyle kapatma davası açılmış bir partiye umut bağlayan bir Anamuhalefet Partisi’nin terör sorununu çözme formülü gerçekten milletimiz açısından umut kırıcıdır…
Unutulmamalı ki, İktidar partisi, geçmişte insanlarımızın büyük bir kısmının itiraz ettiği bir çözüm süreci yürüttü.
Hatta süreci şimdi Sayın Kılıçdaroğlu’nun yapmayı düşündüğü gibi HDP üzerinden götürmek istedi.
Ancak, süreç başta terör örgütü ve sivil uzantıları olmak üzere, terörün arkasındaki güçler tarafından sabote edildi ve amacın bir çözüm olmadığı, barış inşasının istenmediği ve barışa terörü yok edinceye kadar ulaşılamayacağı ortaya çıktı.
Sayın Kılıçdaroğlu, geçmişte yapılanlara baksa idi, Diyarbakır annelerine kulak verse idi, HDP hakkında açılan kapatma davasının iddianamesini okusa idi, muhtemelen HDP’yi PKK’dan, Kandil’den, İmralı’dan, YPG ve KCK’dan ayrı düşünmek, onu insanlara normal bir sivil, siyasi parti olarak takdim etmek ve hatta “Kürtlerin meşru temsilcisi” gibi sunmak garabetine kendisini ve partisini düşürmeyecekti…
Galatasaray’ın işi CHP’den kolay, vesselam…