Vaka sayısında artış sürüyor
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Bilim Kurulu toplantısının ardından koronavirüs salgınına ilişkin açıklama yaptı. 24 saatteki vaka sayılarını da açıklayan Koca, yurt genelinde bir kısıtlamanın ise gündemlerinde olmadığını belirtti. Bakan Koca, yapılan açıklamalara rağmen sıcak hava ile beraber virüsün bulaşma hızının azalmadığını da sözlerine ekledi. Koca, Türkiye'deki toplum bağışıklığı oranının ise yüzde 1'in altına olduğunu sözlerine ekledi.
Bakan Koca'nın açıklamalarının satırbaşları...
Haziran ayının üç haftasını geride bıraktık. 1 Haziran'da başlayan normalleşme süreci yakında 1 ayını dolduracak. Koronavirüs salgını konusunda hak edilmiş, dayanağı sağlam bir iyimserlik içindeyiz.
Kontrol dışı olayları hariç tutarsak, bugünkü hayatımız tedbirlere bağlı kalarak planlarımızı uygulayacağımız bir hayattır. Kontrollü sosyal hayatla hayat kalitemiz daha da artacaktır.
Çok yakın zamana kadar sokağa kısıt olmaksızın çıkabileceğimiz günler konusunda endişelerimiz vardı. Her zaman gittiğimiz mekanlar bir daha ne zaman gideceğimizi bilemediğimiz mekanlardı.
Berberimiz, kuaförümüz, pastanemiz, kitapçımız kapalıydı. Hayatın en canlı tarafını gösterdiği alışveriş ortamları eski halinden uzaktı. Hastaneye bile tedavisi ertelenemeyecek durumunda gitmeyi tercih ediyorduk. Geldiğimiz nokta çok şükür ileri bir noktadır.
Durağanlaşan hayat hız kazandı. Bu başarı muhkemleştikçe özlediğimiz ne varsa tek tek geri döneceğiz. Her işin başı sağlık prensibiyle kaldığımız yerdeki yaşama temposuna yaklaşacağız.
Koronavirüsün hayatımızın sevk ve idaresini elimizden alan bir güç olarak çıkmasını sağlamalıyız. Bunun için de hastalık riskine karşı bazı kontrol mekanizmalarını bir süre daha sıkı tutmaya mecburuz. Ağız ve burun yoluyla bulaşan bu virüs başka insanlarla birarada bulunduğumuz ortamlarda koruyucu maskeyi zorunlu kılıyor. Maske virüsün yayılmasına karşı elzemdir, ihtiyatlılık değildir mecburiyettir.
MASKE TAKMA ZORUNLULUĞU
Bu tedbir aynı sosyal ortamda birbiriyle etkileşim halinde olan kişilerin tamamı tarafından alınmalıdır. Bir ortamda üçümüz takıyor, birimiz takmıyorsak hepimiz az çok risk alıyoruz demektir. Maske kullanmayan kişinin ister yakın mesafede ister ortak mekan ve işyerinde maske kullananlara karşı sorumluluğu vardır. Maske kullanmamak kişisel hukukun ihlalidir.
Herkesi bu kurala uymaya davet ediyorum. Tedbir alanların üzerimizdeki hakkına riayet edelim. Bu medeni davranışa aynı medeni davranışla karşılık verelim. Bulaşma riskinin sözkonusu olamayacağı durumlarda, örneğin bankta denize karşı oturuyorsak maske elbette gerekli değildir. Gerekli durumlarda uygulanalım ki zamanla bıkkınlığa yol açmasın.
Sonbaharda risk beklentisi DSÖ'nün 2 gün önce yaptığı Güney Amerika için yaptığı vaka sayısı bizi uyarıyor. Bıkkınlığa düşmek, rehavete kapılmak riske açılmak anlamına gelir. Bugüne kadar 62 il merkezinde maske mecburiyeti getirilmitir. Maske tüm Türkiye'de ortak sorumluluğumuzdur.
Bu mecburiyet vakaların arttığı, riskin bariz olduğu, zincirleme bulaşmanın uç verme ihtimali olan yerler için getirilmiştir. Sokağa çıkma kısıtının önemi neyse bugün aynı önemi maske ve mesafe önleminin taşıdığını unutmamalıyız. Bu tedbiri unutmazsak dostça tokalaşacağımız günler elbette yakınlaşır.
Sıcak yaz günlerindeyiz. Bu havada maske kullanmak geçen aylardaki gibi kolay değil. Hepimiz zorluk yaşıyoruz, lütfen sıcaklara yenilmeyelim. Eğer yenilirsek vaka sayısının artışa geçeceğini, yoğun bakıma gideceğini unutmayalım.
YAYILMA HIZINDA AZALMA OLMADI
İkinci uyarımız salgının ilk günündeki bilgi belirsizliğinden kaynaklanan açıklığa kavuşturmak istiyorum. Koronavirüsün daha çok kış mevsiminde etkili olacağı ileri sürülüyordu. Virüsün yayılma hızında azalma olmamıştır, virüsün hasta etme gücünde azalma olduğu yönünde bilimsel kanı yoktur. Bu iki yanlış kanıyı günlük hayatımıza dayanak yapmamanızı istirham ediyorum.
Üzerinde durmak istediğim diğer nokta büyüklerimizle ilgilidir. Mevcut şartlarda büyüklerimiz, kronik hasta olanlar halen risk grubundadır. Risk grubundakilerin veya onların yakın çevresindekilerin konunun ciddiyetini unutup tedbiri aksatmamalıdır. Lütfen aynı hassasiyeti koruyalım.
Değerli gençler ülkemin tüm yaz günlerinden aydınlık yüzleri. Bilmenizi isterim ki, dünyada iyilik, özgürlük, güzellik adına ne yapılmışsa insanlık için hangi büyük ve ileri adım atılmışsa bunların hepsi sizin yaşınızda kalmayı başarabilenler tarafından yapılmıtır. Bilim,sanat, buluş, icat sizin yaşınızın heyecanlarını, tutkularını ebediyete taşıma işidir. Gençlik bir kez gelir, onu hayatı boyunca sürdürebilenler toplumları, ülkelerini dünyaları değiştirir.
Yakın günlerde yapılan diğer sınavları dikkate almalıyız. Okul girişlerindeki yığılmalarda ailelerin etkili olduğunu biliyorsunuz. Bu sınavda yığılmanın daha az olacağını umuyoruz. Gençlere iştirak edecek aileler olursa kendilerinden sınav merkezinin biraz uzağında beklemelerini, gruplar oluşturmamalarını rica ediyoruz.
SINAV TARİHİNİN BELİRLENMESİ
Sınav tarihi üzerinde bazı gündemler oluştu. Tarihin belirlenmesi tek başına bakanlığımızın yetkisi dışında olmakla birlikte ana düşünceyi arz etmek istiyorum. Hepimiz sizlerin yaşadığı sınavları yaşamış kişiler olarak duygularınızı çok iyi anlıyor, içtenlikle saygı duyuyoruz.
Salgın hastalığı sözkonusu olduğunda 1 ay 2 ay sonrasını öngörmek çok zordur. Sınavın ertelenmesi durumunda risk bugünden çok daha büyük olabilirdi. Bugünkü gerekçeler yarın da büyüyebilir. DSÖ'nün Eylül ayı için risk öngörüsünde bulunduğunu konuşmamın başında belirtmiştim. Sınavın meçhul bir zamandansa şimdi yapılmasına ilgili kurullar tarafından öngörülmesi doğru görülmektedir.
Koronavirüse karşı alınacak önlemlerin sağlığımız için alınmış önlemlerin yanısıra ekonomi, ticaret, üretim hayatın her alanında yeniden ivme kazanmak için alınan önlemler olduğudur. Tüm hayatın eski temposuna yaklaşması, vaka sayıların kontrol altında tutulmasına bağlıdır.
Tedbir birbirimize karşı borcumuzdur. Tüm toplumu etkileyen hastalığın kendisini, etkilerini el birliği ile yenmeliyiz. Hepinize saygı ve selamlarımı sunuyorum.
SALGINDA SON DURUM
Vaka sayımızda bir dalgalanma var. Önceki günlere kıyasla test sayımız 10.000 fazla olsa da, sonuç hepimizi riskin büyümesine karşı uyarıyor. Artışın sebebi, yazla birlikte, tedbirlerin esnetilmesi. Bu yaz tedbir dışında ikinci bir seçeneğimiz yok.
İKİNCİ DALGAYI YAŞAMIYORUZ
İkinci dalgayı yaşamadığımızı rahat söyleyebiliriz. Şu an yaşadığımız birinci dalganın etkilerini görmüş oluyoruz. Dünyada halen birinci dalganın etkisi devam ediyor. Yer yer dalgalanmaların olduğunu görmüş oluyoruz. Bu dönemde bazı bölgelerimizde vaka sayılarının daha arttığını görüyoruz. Öncesine göre de 1 ay öncesine göre vaka sayılarımızın artışına rağmen yoğun bakıma giren hasta sayımız, entübe edilen ve vefat eden hasta sayımızın azaldığını görüyoruz. Eskiye göre virüsün etkisinin düştüğü anlamında değil, tedaviyle erken dönem yaklaşımla burada sonucu daha pozitif aldığımızı net söyleyebiliriz. Şu dönemde birinci dalganın devamını olan dalgalanmaları yaşadığımızı yeni bir ikinci dalga şeklinde olmadığını vaka sayıların yer yer öngördüğümüzden daha fazla olduğunu görüyoruz, ama eskiye göre hastane yükümüzün daha az olduğunu, entübe eden hastamızın vefat etme oranlarının giderek düştüğünü görüyoruz. Her geçen gün vefat eden vatandaşımızın da yaş ortalamasının giderek yükseldiğini görüyoruz. Vaka sayılarında ise daha önce 41 iken ortalama yaş şu an 32'ye kadar düşmüş oldu. Ön planda vaka sayılarında her geçen gün gençlerde göründüğünü, ortalama yaşın aşağıya doğru indiğini ama hayatını kaybeden vatandaşlarımızın yaşlarının arttığını görüyoruz. Gençlerimiz kendilerini rahat hissetmemelidirler. Riskli olan özellikle büyüklerimize, kronik hastalığı olanlara bulaştırma potansiyeli taşıdıklarını, riskli olan vatandaşlarımızın kendilerini korumalarını tekrar hatırlatmak istiyorum.
TOPLUM BAĞIŞIKLIĞI YÜZDE 1'İN ALTINDA
Özellikle dünyada benzer şekilde büyük ölçekte yapılan başka çalışmanın olmadığını 153 bin kişiyi PCR, antikor taramasındanh geçirdiğimizi, bulaşıcılık, taşıyıcılık oranımızı hem de bu anlamda antikor bağışıklık oranımızı tespit etme açısından önemli olduğunu söylemiştim. 153 bin kişinin taranan 118 bin oldu. 118 bin içinde PCR taramasıyla pozitif bulduğumuz oran binde 2.8. Son derece düşük. Yine antikor testi aynı zamanda yapıyoruz. Bu ise şu dönemde binde 8.1. Yani toplumun bağışıklığı yüzde 1'in altında. Bazı illerimizde bunun biraz daha yüksek olduğunu biliyoruz. Adıyaman yüzde 3, İstanbul'da yüzde 3'ün üzerinde. Toplamda 0.81. Birçok kimsenin toplum bağışıklığı anlamında yüksek oranlar beklediği, bağışıklığın giderek arttırılmasının anlamlı olduğunu düşündüğü noktada biz bu çalışmayla toplum bağışıklığının kolay gelişmediğini görüyoruz. Toplum bağışıklığının oluşması için yüzde 60-65'ler hedeflenirken 60-70 kat benzer pandemi yaşamayı gerektiriyor. Toplumda yaygın bir taşıyıcılığın ve koruyucuğun da olmadığı. O nedenle herkesin tedbirlere önem vermesi gerektiği ortada. Yani aşı gelişmedikçe, yaygın aşı yapılmadıkça bu tarz pandemi sonrası bağışıklıkla toplum bağışıklığının olamayacağını görmüş oluyoruz. Hepimiz tedbirler noktasında hassas olmalıyız. Virüsten korunmanın en bariz yönü maskeyi takıyor olmak, mesafeyi korumak. O nedenle biz virüsten korumak istiyorsak, kendimizi potansiyel virüs taşıyıcısı gibi görüp bu iki tedbire ve el hijyenine devam etmeliyiz. Herkesin yaygın test yapma çabası içinde olmaması gerekiyor. Toplumda bu kadar düşük oranda bildikten sonra. Belirtisi olan kişilerin test yaptırmak,sağlık kuruluşuna müracaatı daha çok önemli.
VİRÜS MUTASYON GEÇİRDİ Mİ?
Şu ana kadar somut, bilimsel mutasyon olduğuna dair bilgi yok. Farklı virüs çeşitlerinin olduğunu biliyoruz. 2 ay önce de söylemiştim. Virüs izolasyonunun bakanlığımızca yapıldığı dönemde Ortadoğu, Amerika'dan gelen virüsün farklılığını söylemiştim. Ama virüsün virülansında herhangi bir değişikliğin göstermediğini söylemiştim. Mutasyon her zaman olabilir ama şu an somut bilgi yok.