Varikosel hastalığı nedir? Erkeklerin korkuluğu hastalığının belirtileri nelerdir?
Varikosel nedir? Son zamanlarda herkes tarafından Varikosel'un ne olduğu merak ediliyor ve araştırılıyor. Erkeklerin korkulu rüyası olan bu hastalık tedavi edilmezse birçok sorun ile karşı karşıya kalınabiliyor. Varikosel'in birden fazla belirtisi olabiliyor.Onlardan bazıları olan testislerde şişlik ve terleme gibi. Peki Varikosel hastalığı nedir? Nasıl tedavi edilir? Kimlerde görülür? Belirtileri nelerdir? Ayrıntılar habermizde...
Kronik bir rahatsızlık olan Varikosel'in ne olduğu merak edilen sorular arasında yer almaktadır. Birçok erkek için korku yaratan bu hastalık için tedavi yöntemleri ile sorunlara çözüm getirebilir. Aynı zamanda bu hastalığın birçok belirtisi de bulunmaktadır. Nelere dikkat edilmesi gerektiği ise birçok kişi tarafından araştırılmaktadır. Peki Varikosel hastalığı nedir? Kimlerde görülür? Belirtileri nelerdir? Nasıl tedavi edilir? Merak edilen sorularının cevapları detayları ile haberimizde...
VARİKOSEL NEDİR?
Varikosel, testislerdeki kanı boşaltan toplardamarların çeşitli nedenlerle genişleyerek varisleşmesidir. Varikosel testiste ısı artışı başta olmak üzere birçok soruna neden olur ve bunlar da kısırlığa yol açabilir. Varikosel yüzde 85 oranında sol testiste (sol testis toplar damarının daha yüksek basınçlı ve daha uzakta olan böbrek toplar damarına döküldüğünden dolayı) ve yüzde15 iki taraflı olur. Varikosel sadece sağ tarafta görülüyorsa ek tetkike gerek vardır.
TETKİKLER NELERDİR?
Erkekte kısırlık açısından değerlendirme ilk aşamada Ürolog-Androlog ile yapılacak bir görüşme ve doğru şekilde sperm verilerek, WHO (Dünya Sağlık Örgütü) kriterlerinde değerlendirilen en az iki adet spermiogram ile başlatılır. Türkiye?de birçok alanda görüldüğü gibi laboratuvar tetkiklerinde ve özellikle Androloji alanında büyük bir çoğunlukla bilimsel standartların uygulanmaması, incelemelerin kalite kontrol uygulamaları ile yapılmaması, uygun olmayan koşullarda verilen spermin doğru protokollerle çalışılmaması kısırlık incelemelerinin önemli oranda yanıltıcı neticeler vermesine sebep olmaktadır. Doğru formatta olmayan, yanıltıcı ve çelişkili spermiyogramlara göre yorum yapmak hem hekimi zor durumda bırakmakta hem de hastanın tedavi sürecini olumsuz etkilemektedir.
İlk değerlendirmeler sonucunda muayene veya sperm testinde sorun belirlenirse detaylı tetkiklere geçilecektir. Bunlar spermle yapılan daha detaylı tetkikler, hormon analizleri, ultrasonografi ve bazı diğer radyolojik ve genetik testler olabilir. Tetkiklerin tamamlanması sonucu erkeğin menisindeki sperm hücrelerinin sayı, hareketlilik ve kalitesi arttırarak, dölleme kapasitesini yükseltecek tedavilere geçilir.
Kısırlık sorunu olan erkeklerin bir kısmı, eksikliği saptanan hormonların yerine konması veya uygun hormonal yapısı olan hastalarda ilaçlar ile sperm sayıları arttırılarak tedavi edilebilir.
Sperm tahlilinde özel incelemelere rağmen hiç sperm hücresi bulunmayan hastalar detaylı tetkikler ile değerlendirilerek testislerinde sperm üretimi olup olmadığı ve meni kanallarında tıkanıklık araştırılır. Testislerinde sperm üretimi bulunmakla birlikte, spermiyogram tetkiklerinde sperm hücresine rastlanmayan erkeklerin bir kısmı özel mikrocerrahi veya endoskopik yöntemler uygulanarak normal cinsel ilişki ile çocuk sahibi olmaları sağlanabilir.
VARİKOSEL GÖRÜLME OLASAILIĞI KİMLERDE DAHA ÇOK OLUR?
Karın içi basıncını arttıran yüksek ağırlıklı spor yapan kişilerDaha çok şişman kişilerKronik astımı ve kronik öksürük nöbetleri geçirenle
Karın içi basıncı arttıran kronik kabızlık yaşayanlar.Varis hastalığında olduğu gibi meslek hastalığı olarak değerlendirebilir. Ayakta kalmayı gerektiren öğretmen, polis gibi meslek gruplarında daha sık yaşanmaktadır.Toplardamar hastalığı olduğu için bacaklarda varisi olan kişilerde varikosel sık olarak görülür. Bu durumun tersi olarak varikoseli olan kişilerde varis rahatsızlığı da sık görülebilmektedir. İki hastalıkta toplardamarlara bağlı olduğu için bu damarlardaki kapakların yetersizlikleri kanın iletimindeki sorunlar gibi faktörlere bağlı olarak ortaya çıkabilir.
ERKEK KISIRLIĞI TEDAVİSİ VE MİKROCERRAHİ VARİKOSEL OPERASYONU NASIL YAPILIR?
Evliliklerin yaklaşık % 15-20 kadarında istedikleri zamanda ve sayıda çocuk yapamama sıkıntısı yaşanmaktadır. Çiftlerin kısırlık sorununda sadece erkeğe bağlı faktörler % 20 kadar olup, yaklaşık % 40 çiftte de erkekte bulunan sorun kadındaki soruna eklenmekte; çocuk sahibi olmakta zorluk yaşayan çiftlerin % 50-60'ında, erkekteki bir sorunun kısmen de kısırlık sorununa katkısı olduğu ortaya çıkmaktadır. Erkekteki sorunların çoğu muayene ve sperm tahlilinden anlaşılabilirse de, bazı durumlar özel tetkikler gerektirebilir.
Tedaviler sonucu çoğu erkeğin sorununu çözerek normal cinsel ilişki ile çocuk sahibi olmaları sağlanabilmektedir. Erkeğin bir Üroloji uzmanı tarafından muayenesi yapılmadan ve uzman bir laboratuvarda gerçekleştirilen spermiyogramı deneyimli bir Üroloji uzmanı tarafından değerlendirilmeden kadına yönelik kısırlık tedavilerine geçilmesi sık görülen hatalı bir uygulamadır. Erkek kısırlığının bazı durumlarda altta yatan ve hayatı tehdit eden ağır bir hastalığın ilk bulgusu olabileceği unutulmamalıdır.
Teknolojinin gelişmesi ile erkek kısırlığı tedavisindeki en son yenilikler sayesinde artık gelişkin spermi olmayan erkeklere de testis dokusundan elde edilen spermleri kullanarak yardım edilebilmektedir. TESE operasyonlarıyla sperm testi 'sıfır' çıkan erkeklerin yarısında yeterli olgun sperm elde edilebilmektedir.
AMELİYATIN RİSKLERİ VAR MI?
Varikosel ameliyatı mikrocerrahi yöntemle yapıldığı için komplikasyon oranı son derece azdır. En önemli risk testis atardamarının bağlanması ve buna bağlı ameliyat sonrası testis küçülmesi ve kanlanmasının bozulmasıdır. Ancak ameliyat mikrocerrahi yöntemle gerçekleştirildiği için atardamar ve toplardamar ayrımı çok net yapılabilmektedir. Bu tür bir komplikasyon yaşanma ihtimali günümüzde son derece düşüktür. Hidrosel yani testis etrafında sıvı toplanması olasılığı da son derece azalmıştır. Bunun dışında bütün ameliyatlarda yaşanabilecek ameliyat sonrası enfeksiyon gelişimi, kanama oluşumu gibi riskler göz ardı edilmemelidir. Sterilizasyona dikkat edilmesi ve kanama kontrolünün yapılması gibi önlemlerle, yaşanabilecek sorunlar minimuma indirilmektedir.