Wall Street Journal'dan 'Karşınızdaki dedelerinizin Türkiye’si değil' analizi
ABD'li The Wall Street Journal gazetesi, önceki gün bir analiz yazısı yayımladı. Başlığında “Türkiye dedelerinizin Türkiye’si değil” ifadesinin yer aldığı yazıda Türkiye'nin hem ABD'nin en önemli müttefiklerinden biri olduğu hem de ABD’ye en çok zorluk çıkartan ülke olduğu belirtildi. Sabah yazarları Hilal Kaplan ve Mahmut Övür de bugünkü köşe yazılarında bu analizden bahsetti.
Walter Russell Mead tarafından The Wall Street Journal gazetesinde, “Burası dedenizin Türkiyesi değil, Ankara, soğuk savaştaki gibi sadık bir şekilde Batı yanlısı değil, ama yine de önemli bir müttefik” başlıklı bir yazı yayımlandı.
Biden yönetiminin Türkiye’ye karşı nasıl bir politika izlemesi gerektiği üzerinde durulan yazıda, şu ifadelere yer verildi:
"TÜRKİYE ABD'YE EN ÇOK ZORLUK ÇIKARTAN MÜTTEFİK"
"Türkiye, Amerika'nın en önemli müttefiklerinden biridir, ancak ABD'ye diğer NATO üyelerinden daha fazla zorluk çıkarmaktadır. Başkan Biden, bu ayın sonlarında Erdoğan ile ikili görüşmeye hazırlanırken, bu önemli ilişki hakkında yeni bir düşünme biçimi geliştirmesi gerekiyor.
Türkiye cumhurbaşkanına yakın bazı milliyetçiler ve İslamcılar, ABD'nin 2016'da Erdoğan hükümetini sarsan ve 251 Türk'ün ölümüne neden olan darbe girişimini desteklemiş olabileceğine veya en azından sempati duyabileceğine inanıyor."
"ABD TÜRKİYE'YE KARŞI YENİ VİZYON GELİŞTİREMEDİ"
"Türkiye ve çevresi, ABD-Türkiye ilişkilerini hem daha önemli hem de daha karmaşık hale getirecek şekilde değişti, ancak Washington henüz yeni bir ortaklığın nasıl çalışabileceğine dair bir vizyon geliştirmedi." denilen yazı şöyle devam etti:
"Ankara'nın dış politikası daha bağımsız ve daha az öngörülebilir olmaya devam edecek. Washington, Türkiye'nin Hollanda, Norveç veya İspanya gibi davranmasını beklerse, ilişki her iki tarafı da hayal kırıklığına uğratır."
BU MAKALE EN ÇARPICISIYDI
Sabah yazarları Hilal Kaplan ve Mahmut Övür de bugünkü köşe yazılarında bu analizi ele aldı.
Kaplan, yazısında Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Joe Biden'ın yapacağı görüşmeyi anımsatarak "Görüşmeye dair pek çok analiz yazıldı. Wall Street Journal'daki Walter Mead'in "Burası dedenizin Türkiye'si değil" başlıklı makalesi bence en çarpıcısıydı." dedi.
Kaplan, yazısını şöyle sürdürdü:
"Zira tüm önyargılarına ve yer yer yanlış okumalarına rağmen Amerikan ana akım medyasında şu dile getirildi: "Türkiye'nin dış politikası gittikçe bağımsızlaşacak ve daha az tahmin edilebilir olacak. Biden, eski Türkiye-ABD ilişkilerini kurtarmaya çalışmalı, artık yeni bir ilişkinin temelini atmalı." Elin Amerikalısı gördükten sonra, onlara bel bağlayan "bizim" muhalifler görmese de olur."
"CHP'Lİ POLİTİKA YAPICILAR, DÜNYANIN TÜRKİYE'YE NASIL BAKTIĞINI GÖREBİLSELERDİ..."
Övür ise "Yazarın derdi, Türkiye'nin "laik ve Batılı" olmaktan çıkması veya "İslamcı" olması değil, ABD'ye zorluk çıkarması." diyerek şu değerlendirmelerde bulundu:
"Şu tespiti bunu açıkça gösteriyor:
"Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Libya ve Suriye'den Azerbaycan'a askeri müdahalelerde bulunuyor."
Sonra da sözü 14 Haziran'daki NATO toplantısında bir araya gelecek Başkan Erdoğan-Biden görüşmesine getirerek Biden'ı uyarıyor:
"Başkan Biden'ın, bu ayın ortalarında Erdoğan ile ikili görüşmeye hazırlanırken bu önemli ilişki hakkında yeni bir düşünme biçimi geliştirmesi gerekiyor."
Türkiye'nin çevresinde yaşanan gelgitlere, Suriye'de PKK nedeniyle karşı karşıya gelinmesine, Türkiye'nin Rum ve Yunan yanlısı tezleri nedeniyle AB'den uzaklaştığına dikkat çeken yazar şu tespiti yapıyor:
"Hem Türkler hem de Amerikalılar uzun şikâyet listeleri üretebilir, ancak ittifakın önündeki gerçek zorluklar yapısaldır. Türkiye ve çevresi, ABD-Türkiye ilişkilerini hem daha önemli hem de daha karmaşık hale getirecek şekilde değişti, ancak Washington henüz yeni bir ortaklığın nasıl çalışabileceğine dair bir vizyon geliştirmedi."
Dışarıdakiler, içeridekilerden daha insaflı yaklaşıyor. Yazar açıkça, ABD'nin Türkiye'ye ilişkin yeni bir vizyon geliştiremediğini söylüyor.
Sonra da şu önemli tespiti yapıyor:
"Ankara'nın dış politikası, daha bağımsız ve daha az öngörülebilir olmaya devam edecek. Washington, Türkiye'nin Hollanda, Norveç veya İspanya gibi davranmasını beklerse, ilişki her iki tarafı da hayal kırıklığına uğratır. Ancak Beyaz Saray, Türkiye hakkında Vietnam ve Hindistan gibi ortaklar hakkında düşündüğü gibi düşünmeye başlayabilirse, politika yapıcılar hem Ankara'nın gerçek jeopolitik değerini takdir edebilecek hem de kaçınılmaz olarak ortaya çıkacak gerilimleri daha ustaca yönetebilecekler.Sayın Biden'ın Sayın Erdoğan'la yapacağı görüşmede işi, eski ABDTürkiye ittifakını kurtarmak değil, yeni bir ittifakın temelini atmak."
Belki de 14 Haziran'a bu gözle bakmakta yarar var. Başta CHP'li politika yapıcılar, dünyanın Türkiye'ye nasıl baktığını görebilselerdi eminim içeride bambaşka bir gündem tartışıyor olurduk."