'Yangınlarla ilgili manipülasyonlar Nasrettin Hoca fıkrasını geçti. Artık hırsız sizi suçluyor!'
SuperHaber programcısı - Güvenlik Uzmanı Mete Yarar ile “Memleket Aşkına”nın yeni bölümü SuperHaber YouTube kanalında yayında…
Usta isim SuperHaber programcısı - Güvenlik Uzmanı Mete Yarar ile “Memleket Aşkına” programının yeni bölümünde, Türkiye alevlerle mücadele ederken sosyal medyada yapılan algı operasyonlarını masaya yatırdı.
"ORMANLARI YAKANLAR GİBİ SOSYAL MEDYAYI DA KUNDAKLAYAN İNSANLARLA UĞRAŞIYORUZ"
Mete Yarar, "Yüzyıllık ağaçların tekrar yerine gelmesi herkesin göremeyeceği bir durum. Ormanın yerine gelmesi, ağaçların yeşillenmesi 10-"5 sene içinde olacağı, ancak bir ekosistemin oluşması 50-70 yıl içinde olan bir süreç denmişti. O ekosistemi ben göremeyeceğim. Bu yangını konuşurken başka daha büyük yangınları ve kavgaları da kendi içimizde yaşadık. Bu tür konuşmaların içinde boğulduk kaldık. Nedim Şener'in 'sosyal medyanın kundakçıları' başlığı çok doğru. Aynı ormanları yakanlar gibi sosyal medyayı da kundaklayan insanlarla uğraşıyoruz. Ben bunlara 'elit seçicilik' diyorum. Yangınlar çıktığında bize yardıma koşan ülkelerin başında Azerbaycan geliyor. Bize destek olmak için itfaiye aracını, insanlarını, helikopterlerini ve uçaklarını gönderdi. Bizim daha önceden yardımcı olduğumuz gibi o da bize elinde ne varsa sevk etti. Bu yardımların bir kısmını bazıları görmek bile istemedi, adını anmadı. Her ülkenin Türkiye'ye gönderdiği yardım değerlidir. İspanya AB içinde Türkiye'ye hem askeri anlamda hem de NATO anlamında daha önceki ilişkilerimizde de yakın olduğumuz bir ülkedir. İspanya'yı tebrik edersiniz ancak ondan önce gelen dağlarımızda bizimle birlikte ayak basmadık yer bırakmayan bu yiğitlerin adı neden hiç geçmiyor? İspanya'dan önce bu kardeşlerimize teşekkür etmemiz gerekmiyor muydu? Bazı insanlar onların neden Türkiye'ye geldiklerini sorguladılar. Hatta 'Onların askerleri Türkiye'de neden geziyorlar?' dediler. Askerleri de Türkiye'de gezse bile son söyleyeceğim laftır neden geziyor diye sorgulamak. Geziyorlarsa bu ülkenin çıkarı için, menfaati için, yardım etmek için geziyorlardı. Ancak asker olmamalarına rağmen bu bile baktı. İtfaiyeci olup Türkiye'ye gelmiş olmaları bile onları rahatsız etti. Bazı yerlerde 'Buradan gelmeseydi, şuradan gelseydi' diye mültecilere dem vuran metinlere denk geldik.
"KAVGAYI O KADAR BÜYÜK ÇIKARMAYA ÇALIŞIYORLAR Kİ, HER DEFASINDA BU OLAYLARI YAPANLARIN ADINI ZİKRETMEYE FIRSATIMIZ OLMUYOR"
Bu işin içinde hiç PKK'nın adını geçirmeyen insanlara denk geldik. Hatta PKK bu ismi geçirdiğinde kıyameti kopartan yurt dışındaki hesapları ve onlarla iltisaklı Türkiye'deki hesapları gördük. İçimizin yandığı, yangınla ilgili konuşmadığımız bir yerde bu söylediklerimizin daha da ötesine geçen kundakçılarla uğraştık. Felaket tellalığı yapan, hiç alakası olmayan konuları büyüterek lanse edenlerle karşılaştık. Çernobil tehlikesi var diyenlere de denk geldik, bölgedeki yardımları görmezden gelenlere de denk geldik. İş yapan insan hata da yapar. Bazı olaylaraki sahneleri de yalnızca eleştirel bir hak olarak görmeyi ben kendime yediremem. Arkamda 100 itfaiye arabası yangınla boğuşacak, insanlar yangının içine dalacak ve ben bir kameraya 'Bu devlet nerede? Buralar yanıyor, hiç kimse yok' mesajı vereceğim? Herhalde hiç kimse orada yapılan işi yalnızca haber kaynaklı ya da eleştirel olarak söylendiğini düşünmez. Arkanızı dönseniz göreceksiniz. Bunları birbirinden ayıramıyoruz biz. Bu iki noktanın iç içe girdiği yerde bu tür kişiler gerçek eleştiri yapanları da zehirliyor. İyi niyetli katkı sunmak isteyenleri de engelliyor. Yüzlerce insan fikir üretti, yangının söndürülmesi, yangının ilerlemesinin önlenmesi ve bir kısmı da yardımların organize edilmesiyle ilgiliydi. Birçok kişi bunun siyasetleşeceğinden ve diğerleri tarafından farklı yerlere çekileceğinden tedirgindi. İyi olduğunu da kötü olduğunu da söylediğinizde paramparça ediliyorsunuz. Bunları söyleyen insanları aynı gruplar tarafından linç edildiğini gördük. Kavgayı o kadar büyük çıkartmaya çalışıyorlar ki, her defasında bu olayları yapan insanların adını zikretmeye fırsatımız olmuyor.
"NASRETTİN HOCA FIKRASINI GEÇEN BİR HAYAT YAŞIYORUZ"
Gara'da 13 askerimizi infaz eden PKK'lılar bir müddet sonra konuşulmadı. Başka türlü konuların konuşulmasını dayattılar. PKK da 'Biz bunları yaptık. Başka bir ülkede yapmış olsaydık hükümet devrilirdi' bile diyebildi. Bu noktada PKK eylemleri bile yaptığını üstlendi, bazıları hayır dese de... Üstlenmeyi bırakın tehdite bile devam etti. Hiç kimse PKK'nın ismini zikretmek istemedi. Nasrettin Hoca fıkrasını geçen bir hayat yaşıyoruz. ‘Hırsızın hiç mi suçu yok?' demeyi bırakın, burada hırsız sizi suçluyor. Baş FETÖ'cü, yurt dışına giden, daha önceki kumpaslarda yer alan kişiler PKK'lılar üstlendiğinde 'Ne yapıyorsunuz siz?' diye açık açık yazmaktan çekinmediler. Deşifre olmaktan endişe etmeyen bir güruhla karşı karşıyayız. Küresel ısınma yangınların çıkışında ve hızında etkili olabilir. Ancak bu yangında hiç sabotaj olmadığını, bilerek ve isteyerek yapılmadığını göstermiyor. Kışın karın olduğu bir ortamda yangın çıkarmaya çalışan bir PKK'lı göreceğinizi zannetmeyin. Küresel ısınma olduğunu herkes biliyor. Terör örgütü ona uygun bir zamanda bu eylemi yapma icraatına giriyor." sözlerini kullandı.
Mete Yarar ile “Memleket Aşkına”nın tamamını SuperHaber YouTube kanalında izleyebilirsiniz...