Yarın da seçimi kazanan Erdoğan olmayacak!
Ahmet Tezcan, SuperHaber için sıra dışı bir seçim yazısı kaleme aldı...
İşte o satırlar...
"ERDOĞAN,16 YILDIR HİÇ BİR SEÇİMİ KAZANMADI!
YARIN DA SEÇİMİ KAZANAN ERDOĞAN OLMAYACAK!
Uzun süredir yazmıyorum. Fakat olağanüstü bir seçim olacak yarın, her ne kadar siyasi meseleler üzerine yazmaktan hoşlanmasam da karınca misali su taşımak yahut duruş sergilemek için yazmak zorunda olduğumu hissediyorum.
Olağanüstü bir seçim gerçekten ve bütün dünya bu seçimin sonucu merakla bekliyor.
Bendeniz yarınki seçimde Cumhurbaşkanı olarak yine Recep Tayyip Erdoğan’ın tercih edileceğini düşünüyorum. En çok oyu yine Ak Parti alacak, en çok sandalyeye Ak Parti, MHP ve BBP partilerinin oluşturduğu Cumhur İttifakı sahip olacak.
Tahminim bu yönde. Yüzdelere çok fazla itibar etmiyorum.
Herkes 16 yıldır her seçimi Recep Tayyip Erdoğan’ın kazandığını düşünüyor, rakipleri ve düşmanları doğrudan onu tasfiye etmeye çalışıyor, planlıyor, bunun üzerine sadece Türkiye’de değil Dünya’da da oyunlar kuruluyor. Oysa 16 yıldır hiç bir seçimi Recep Tayyip Erdoğan kazanmadı. Onaltı yıldır hiç kimse Recep Tayyip Erdoğan’a oy vermedi. Her seçimde Recep Tayyip Erdoğan’ın ve kurduğu Ak Parti’nin çoğunlukla tercih edilmesini sağlayan sadece bir duygudan ibaretti.Bazılarına abartı gelebilir ama inanıyorum ki, bu milletin her ferdinde, kendisi farkında olsun yahut olmasın çok kuvvetli bir duygu var. Bilinçaltında yer alan ve kendisini seçim dönemlerinde gösteren bir duygu var; Evrensel bir kültür zemini üzerinde yükseltilmiş, emperyal bir yönetim anlayışına duyulan arzu.
Seçmen bu arzuya oy veriyor yahut vermiyor!
Kazanan Recep Tayyip Erdoğan değil, seçmenin bu duygusu. Erdoğan aynı duygu ile yani “evrensel kültür zemini üzerinde emperyal bir yönetim tarzını” özümseyerek, benimseyerek siyaset yaptığı için, seçmendeki o duygunun somut ve ne yazık ki alternatifsiz temsilcisi olduğu için tercih ediliyor.O evrensel kültür zeminine hemen İslam diyerek, İslamcılık yaftası yapıştırılabilir yahut emperyal yönetim anlayışı ifadesinden Osmanlıcılık klişesi yapıştırılabilir.
İkisi de değil.
Ben o evrensel kültürün Anadolu İrfanı olduğunu düşünüyorum; o siyasete ise Anadolu İrfan Siyaseti diyorum.
Anadolu İrfanı; içinde sadece Müslümanların değil, Hristiyanların, Yahudilerin, Ezidilerin, Şemsilerin, Sabiilerin hatta paganlardan ateistlere kadar herkesin bütün renklerini, kokularını ve dokularını koruyarak bir arada yaşama başarısının, tecrübesinin adıdır. 72 milleti bir gören ve bunu pişirdiği Aşure ile lezzetlendirerek yer ve gönül sofrasına koyan Anadolu insanı, İrfani hayat tarzı ile asırlardır dünyaya parmak ısırtmaya yahut diş biletmeye devam ediyor. Kıyamete kadar da devam edecek.
Anadolu İrfan Siyaseti; başlangıç ilkesi Rıza olan, Hak kavramına riayetle Adalet binasını sağlamlaştıran bir siyaset anlayışıdır ve gücü de çağlar boyunca “Hakka ünsiyeti nisbetinde” olmuştur. Hak kavramına yakınlığı ölçüsünde gücü artmış, dünyaya yayılmış; uzaklaştığı ölçüde de gücünü kaybetmiş, parçalanmış, zelil duruma düşmüş, özgüvenini kaybetmiştir.
Recep Tayyip Erdoğan’ın kurduğu Ak Parti de siyasetinde bu üç kavrama yakınlaştığı yahut uzaklaştığı oranda halktan oy alabilmiş yahut kaybetmiştir. Siyasetçi bir dostum, bana son kamuyu araştırma sonuçlarını göndermişti. Ona halkın oy verirken bilinçaltından yükselen duygusundan söz ettim ve şöyle dedim:
Recep Tayyip Erdoğan en kötü zamanında, kendisinin, ailesinin, bakanlarının, milletvekillerinin ortada dolaşan kasetlerle suçlandığı bir dönemde yüzde 52 ile Cumhurbaşkanı seçilmiş bir kişidir. Şayet oylar Recep Tayyip Erdoğan’a verilseydi, halk onu gömerdi. Oysa halk onu Cumhurbaşkanı seçti, fakat bir sonraki seçimde 7 Haziran’da partiyi gömdü.
Yarın da halkın aynı duygu ile sandığa giderek oy vereceğini düşünüyorum. O duyguyu özünde yaşayanlar Cumhurbaşkanlığı seçiminde Recep Tayyip Erdoğan’ı, Meclis seçiminde ise Cumhur İttifakı’nı tercih edecek. O duyguyu benimsemeyenler, beğenmeyenler, düşmanı olanlar ise farklı aday ve ittifaklara oy verecekler.
Bütün olumsuz iddialara, suçlamalara, “tek adamlık, diktatörlük, tiranlık” yaftalarına rağmen Recep Tayyip Erdoğan birinci turda Cumhurbaşkanı seçilecek.
O olumsuz iddialar, suçlamalar ve yaftalar nedeniyle partinin oylarında azalma olacağını düşünenlerin bir derece hakkı var. Ancak halk içinde yaşattığı ve işbaşında gerçekleştirilir diye ümit ettiği o duygunun darbelenmemesi, zedelenmemesi için, o duygusunun temsilcisi gördüğü Recep Tayyip Erdoğan’ın elinin kolunun Meclis’te bağlanmaması için, Anadolu İrfan Kültürü ve Siyaseti’nin hürmetine Cumhur İttifakını da tercih edecek, partinin icraatlarından razı olmasa da rızasız bir kabullenme ile Meclis’te çoğunluğu almasını sağlayacak.
Mardin’de biri Müslüman, diğeri Süryani olan 80’li yaşlarında iki ihtiyar amcanın oğullarıyla ayrı ayrı tanışmak nasib oldu. İkisi de babalarının Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mitingine gitmek için tutturduklarını ve gittiklerini anlattılar.
Anadolu İrfanı’ndan kastettiğimin bariz bir örneğidir bu. O irfanın belirteçleri de, köylü şapkası giymek, ayakkabı boyamak, bisiklete binmek, başörtülüyü sahneye almak, bir gün ya da her gün Cuma namazı kılmak değildir.
O irfan; tac ile hırka hiç değildir!
Bu inceliği farketmeyerek, onu sadece seçim dönemlerinde otuza kırka satın almaya çalışanlar kalın kafalar daima kaybetmeye mahkumdur.
İhlas (samimiyet) kazanır, karşında olan herkes ve kesim iflas eder.
Bu kadar basit!
Değil mi Leyla?"