"Yaşa Recep Tayyip Erdoğan yaşa / Adın yazılacak mücevher taşa..."
Güneş gazetesi yazarı Turgay Güler, geçtiğimiz gün bir televizyon programında okuduğu İzmir Marşı ile gündem oldu.
Marşı okuduktan sonra sosyal medyada eleştiri yağmuruna tutulan Turgay Güler, linç kampanyasının hedefi olduğunu belirterek, "İzmir Marşı kimsenin malı değil" açıklaması yaptı.
Turgay Güler'e en büyük destek ise Sabah yazarı Salih Tuna'dan geldi. Bugün köşesini Güneş gazetesi yayın yöntemeni Güler'in okuduğu marşa ayıran Tuna, "Turgay Güler, bilemiyorum, neden böyle bir şeye gerek duymuş. 'Hadi sen de oku da millet görsün; hangimiz daha güzel okuyoruz' yollu Kılıçdaroğlu'nu mindere mi çekmek istemiş. Bilemiyorum. Bildiğim; muziptir. Bir de Allah için sesi çok güzeldir; bir uzun hava çekti mi karşıki dağlar yıkılır, o derece." diye yazdı.
Yazısında İzmir Marşı'nın "Kemalizm"e mal edilmesine karşın aslında bir Osmanlı Marşı olduğuna da dikkat çeken Tuna, "Enver Paşa versiyonu da vardır. İsteyen Erdoğan versiyonunu da yapabilir." diyerek olası Erdoğan versiyonundan küçük bir örnek de verdi;
İşte Tuna'nın o yazısı;
* Şimdi de Atatürkçü mü oldun a şebek!
Turgay Güler kardeşimiz, Prof. Mehmet Çelik'le yaptıkları tarih programında İzmir Marşı'nı okumuş.
İzleyemedim, sonradan muttali oldum.
Sosyal medyada kıyametler koptu.
Vay sen misin İzmir Marşı'nı okuyan!..
Demediklerini bırakmadılar. En hafifi, "yakında 10. Yıl Marşı'nı da okursun," falan filan.
Bu "rahatsızlar" makulesi, kendi aralarında ikiye ayrılıyor:"Yetişin! Yandaşlar İzmir Marşı'nı elimizden alıyor" diyen Batıcı / NATO'cu Atatürkçüler ile deist / nihilist kafalı "İslamcılar."
Mezkûr "Atatürkçüler" içinde FETÖ'cüler de var.
Öyleleri de var ki, "sen de mi Atatürkçü oldun a şebek" dememek mümkün değil.
***
Turgay Güler, bilemiyorum, neden böyle bir şeye gerek duymuş.
"Hadi sen de oku da millet görsün; hangimiz daha güzel okuyoruz" yollu Kılıçdaroğlu'nu mindere mi çekmek istemiş.
Bilemiyorum.
Bildiğim; muziptir.
Bir de Allah için sesi çok güzeldir; bir uzun hava çekti mi karşıki dağlar yıkılır, o derece.
Bir de şunları herkesten iyi bilir:
İzmir Marşı'nın aslı Kafkasya Marşı'dır. 1. Cihan Harbi esnasında Kafkasya Cephesi'ne ithafen yazılmıştır. Anlayacağınız, Osmanlı marşıdır. Sonradan İzmir'e taşınsa da o çiçeklerin orijinali Kafkasya dağlarında açmıştır. Bestesinin de İzzeddin Hümayi Elçioğlu'na ait olduğu söylenir. Neyse, mevzumuz bu değil.
***
Enver Paşa versiyonu da vardır.
İsteyen Erdoğan versiyonunu da yapabilir.
Dedik ya, halis muhlis Osmanlı marşıdır.
Mesela şöyle: "Peygamber kucağı şehitler yeri, / Çalındı borular haydi ileri. / Bozuldu çadırlar kalmayın geri, / Yaşa Recep Tayyip Erdoğan yaşa, / Adın yazılacak mücevher taşa..."
Ben uydurmadım; İzmir Marşı'nda geçer; "Peygamber kucağı şehitler yeri..."
"Kâbe Arap'ın olsun" kafalı Atatürkçülerin terennüm edeceği mısralar değildir.
"Toprak diken olsa yatağım yerim, / Allah'ından utansın dönenler geri."
(...........................)
Allah'ından utanmak!...
Ne müthiş ifade.
İstiklal Marşımız, "Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli / Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli" derken bu ülkede ezanı 18 yıl boyunca (32'den 50'ye kadar) yasaklamak Allah'ından utananların harcı değildir.
Kimi Ortodoks Atatürkçüler...
Bir yandan (Kılıçdaroğlu gibi) "Atatürk olmasaydı minarelerimizden 5 vakit ezan okunur muydu?" derken, bir yandan da 1950'den sonra ezanın özgürlüğe kavuşturulmasını "karşıdevrim" olarak nitelerler.
Mesele, Mustafa Kemal'in tarihi kişiliği değildir.
Mesele, pozisyon alma meselesidir.
Bundan kelli kimse "vatana ihaneti" Atatürkçülükle kamufle edemez. Neo mandacılığı Atatürkçülük diye pazarlayamaz.
O devirler çoktan bitti.
Can'cıklar bu ülkeden "Mustafa"sını da alıp kaçtılar.
Geriye kalan, Attila İlhan'ın "Gazi"si, "yerli ve milli" zihniyetin sembol isimlerinden Oktay Sinanoğlu'nun Mustafa Kemal algısıdır.