Yaz ayları…
Bir değerli bilim insanımız geçtiğimiz günlerde hava sıcaklıklarındaki yüksekliği kasdederek bir twit atmış. İmkan bulsa İstanbul’da durmayacağını yazmış. Meteoroloji ile uğraşıyor, alanı, son derece normal böyle bir cümle kurması ve uyarıcı olması. Ancak bunu yayın kuruluşları almışlar, hocanın da bilinir bir insan olmasından yararlanarak adeta, İstanbul’u terkedin, büyük felaketlere gebe, türünden bir manşetle kullanmışlar.
Hoca, kimseye açıklama yapmadığını, demeç vermediğini, sadece twitterdan takipçileri ile paylaştığı bir cümlenin bu şekilde çarpıtılıp abartılmasını da doğru bulmadığını söylüyor. Haklıdır. İnsanlar bilgi birikimleri çerçevesinde zaman zaman bu tür paylaşımlar yaparak topluma yararlı olmak isterler ve çok da iyidir. Ancak, bizdeki gibi yanlış, yönlendirici, anlamadan, dinlemeden ve sadece twitter cümlesine bakarak haber yapma alışkanlığı kazanmış bir medya yoksa bu açıklamalar son derece faydalıdır…
Gel gör ki, bu kadar şöhretli, aranıldığında ulaşılabilecek, ne demek istediği sorulduğu zaman cevaplayabilecek bir değerli bilim insanı dahi aranmaya ihtiyaç dulumaksızın medya tarafından hoyratça suistimal edilebiliniyor.
Hoca şimdi ne yapsın? Açıklamayı gören Orman ve Su İşleri Bakanı - ki, kendisi de ciddi bir akademisyendir- aramış ve hocanın açıklamasının ne anlama geldiğini sormuş; gazetelerin verdiği biçimi ile de bu fikirlere katılmadığını söylemiş…
Hoca da görüşlerini yeniden Bakan’a anlatmak ve kamuoyunu yanlış anlamalara karşı uyarmak ihtiyacı hissetmiş.
Yaz ayları böyledir. Havanın harareti yüksektir. Türkiye dört mevsimin aynı anda yaşanabildiği güzel ülkelerden birisidir. Paniğe gerek yok, İstanbul’da hava sıcaklıkları artmış olabilir, akabinde yağmurların tarihin en yoğun düştüğü bir döneme şahitlik ediyoruzdur; bununla birlikte İstanbul her zaman dünyanın en güzel şehirlerinin başında gelmekteri.
Çarpık şehirleşme, kalabalık bir nüfus, trafikten günlük hayatın her alanına uzanan bir zorluk bu şehirde uzun, kısa veya sürekli yaşayanları etkiliyordur, ama yine de İstanbul pek ama pek güzel…
Yazın ülkemizin yaşanacak pek çok güzel yeri bulunmaktadır, insanın her konsepte tatil yapabileceği bir alternatif çeşitliliği mevcuttur; ancak her şeye rağmen İstanbul muhteşem…
Yazın tadını çıkaralım. Seyahat edelim, gezip görelim, dinlenelim; ancak sele, tipiye, kara, sıcağa, rüzgara rağmen İstanbul’a yönelik olarak ortaya konulanlara, söylenenlere, yapılanlara çok da alıdrmayalım.
Çünkü, istanbul çok ama çok güzel…
Medyamız ve çalışanların da yüksek sorumluluk içinde hareket etmeleri İstanbul için de, Türkiye için de, İstanbul civarındaki eğitim ve dinlenme tesisleri açısından da yarar sağlayacaktır.
Bir bilim adamını, twitterden attığı bir mesaj için bu kadar bezdirmenin anlamı olmadığı gibi,söylediğini tam anlamadan sansasyonel başlıklarla sunmak ise tam bir rezalettir.
Genç gazetecilere benim temel tavsiyem hep aynıdır, elinize gelen haberler ne kadar iyi görünürse görünsün, doğrulatmayı, geniş bil bilgi halesi içinde değerlendirmeyi deneyim ve tercih edin.
En kolay, ucuz ve yaygın yol ise açımlamayı yapanın yeniden aranması; görüşlerinin teyidi ve sonrasında servis etmektir.
Panik ve endişe yaratmanın alemi yok. Yaz ayları her zaman bu ülkede sıcak oluyor. Her şehirde aşağı yukarı benzer şeyler gerçekleşiyor. İmkan varsa elbette tatil iyidir. Ama bu İstanbul’u boşaltın ve artık burada yaşamayın anlamı içerircesine yazılır ise çok ayıptır…
Herkese güzel ve huzurlu bir yaz ve tatil diliyorum…