Yeni ‘Chobani’yi İzzet Çapa keşfetti!
İzzet Çapa Londra'da karşısına çıkan 'Mandıra' isimli dükkanı “New York’taki Chobani havasında değil mi?” diyerek anlattı.
SuperHaber yazarı İzzet Çapa, Londra seyahatinde karşısına çıkan bir dükkanı sosyal medya hesabından paylaştığı bir yazıyla anlattı. “New York’taki Chobani havasında" diyerek nitelendirdiği küçük dükkanı bir Türk, Fransız ortağıyla birlikte işletiyor.
İzzet Çapa dükkanı şu sözlerle anlattı:
Londra’nın en sevdiğim yerlerindendir Covent Garden. Her gidişimde yeni şeyler keşfettiğim şahsına münhasır bir semt... Bu defa hava yüz ısıran cinsten olsa da, yeni sürprizler için adımlamaya başladım sokaklarını... Fakat o da ne! Karşımda, siyah bir tente üzerinde ‘Mandira’ yazan küçük, küçük olduğu kadar da sevimli bir dükkan... Kelimenin kökünün Rumca olduğunu okumuştum bir yerlerden... İçimden, komşu Londra’ya da dükkan açmış diye geçirirken, süzüldüm kapıdan...
Kasanın önünde bir Japon grup sipariş veriyor... Beklerken, duvardaki menüye göz attım. “Home Baked Simit” yazıyordu en üstte. Altında da simitli nefis fotoğraflar.... Guacomole’li simitten, Ricotta ve incir reçellisine kadar envai çeşitti... Arkadaşıma “New York’taki Chobani havasında değil mi?” derken, cevap tezgahın arkasından geldi; “Hoş geldiniz, Türk müsünüz?” Deli deliyi dakkada, Türk hemşehrisini Londra’da bulurmuş... Karşımdaki pırıl pırıl genç “Ben Deyvi, Türküm” diye başladı anlatmaya... “İzmirliyim. Ailem hala orada. New York’ta endüstri tasarımı okudum. Sonra İstanbul’a döndüm. 1-2 sene çalışıp, buraya MBA’e geldim. Fransız ortağım Georg’la okul yıllarında plan yapmıştık. Göçmenlik Bürosu’ndan destekle de burayı açtık...” İçindeki umut, sattığı ürünlerden bile tazeydi. İngilizler çoktan keşfetmiş mekanı. Hatta TimeOut kendi favorisini menüye eklettirmiş.
Orada olduğum dakikalarda bir yandan da GQ’nun ofisindeki tadım için hazırlanıyorlardı. Peynir dahil birçok ürünün İzmir’den geldiği, iki genç adamın simidi ve kendi tabirleriyle ‘şeker katılmadığı için sağlıklı atıştırmalık’ olan Mandıra yoğurdunu ve hatta çılbırı dünyaya tanıtmak için İngiltere gibi dev bir okyanusta başlattıkları mücadeleyi desteklemek, yoğurdun ve simitin gelebileceği en modern hali görmek için, yolunuz düşerse uğrayın derim. Onlar kısa sohbetimizde yeni şubeler açma hayallerini anlatırken “İnşallah Chobani kadar büyürsünüz” demekten alamadım kendimi...
Greek Yogurt değil, Londra’da göğsümüzü kabartan, gerçek Türk mandıra yoğurdunu tanıtan bir neferimiz olsa muhteşem olmaz mı? Dilerim hayal ettiklerinden de güzel olur her şey...