"Yeni ‘müdahale’ başladı... Asla ‘yerli’ değilsiniz!"
Yeni Şafak Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül, "Sizi FETÖ ile, PKK ile aynı cepheye sürdüler. Yeni ‘müdahale’ başladı.. Asla ‘yerli’ değilsiniz!" başlıklı yazısında son gelişmeleri değerlendirdi. Muhafazakar muhalefetin FETÖ ve PKK ile aynı blokta yer aldığını belirten Karagül, Onları kim bir araya topluyor, bu işi kim örgütlüyor, hedeflerini kim belirliyor, biraz tarihe bakın! Türkiye’yi durdurmak isteyen ülkelere, onların içerideki Truva atlarına bakın.. Her şeyi anlayacaksınız.." diyor.
İşte Karagül'ün muhafazakarlara önemli uyarılar bulunan yazısı...
24 Haziran sadece bir seçim değildir, Türkiye’nin varlığına, birliğine, geleceğine, güçlenmesine, büyümesine bir karar verme biçimidir. 24 Haziran “Türkiye ekseni”nde olanlarla “çokuluslu müdahale cephesi”nde olanların hesaplaşmasıdır. Yerli olanla dışarıdan olanın hesaplaşmasıdır. Bu milletin ana omurgası ile bu omurgayı çatlatmaya çalışanların boy ölçüşmesidir.
Siyasi kimliklerimiz ne olursa olsun, bugüne kadarki tercihlerimiz ne olursa olsun, içeriden ve dışarıdan yeni operasyon hazırlıklarının olduğu bir dönemde, Selçuklu-Osmanlı-Cumhuriyet siyasi genetiğinde sabit duranlarla ABD’nin, İngiltere’nin yeni Türkiye tasarımının ihalesini alanlar arasındaki mücadele biçimidir.
Bir adım sonrasında kötü senaryolar var
İç siyasi hesaplarımız ne olursa olsun, küskünlüklerimiz, öfkelerimiz ne kadar büyük olursa olsun, Suriye’den Doğu Akdeniz’e ve Ege’ye kadar ülkemizi çevreleme hesapları önümüzde dururken, bir adım sonrasında neler olacağını kestirmek bile tüyler ürpertici görünürken söz konusu tehditlerin patronlarıyla oynaşmak bu ülkeye, siyasi tarihimize, milletimizin geçmişine ve geleceğine ihanet olacaktır.
15 Temmuz patronlarıyla, PKK/PYD ile Suriye’den çevreleme planlarının mimarlarıyla, Hatay’ı da alıp İran’dan Akdeniz’e harita değiştirmek isteyenlerle, Doğu Akdeniz’i kan gölüne döndürmek isteyenlerle, yeniden “içeriden müdahale” hazırlığı yapanlarla aynı hedefe yönelenler seçim sonrasında da asla affedilmeyecektir.
Kim, hangi ülke ile iş tutuyor, göreceksiniz?
Türkiye’ye yönelik saldırılar, tehditler artık açık açık yapılırken bunu sadece “Erdoğan karşıtlığı” ile pazarlayanlar, “masum muhalefet” kamuflajı altında gizlenenler, ülkemizi imhaya dönük projeleri örtmeye çalışanlar, milletimizin zihinlerini bulandıranlar, savunma hatlarını zayıflatanlar, içeriden ve dışarıdan müdahalelere açık hale getirenler kesinlikle unutulmayacaktır.
Seçim ittifaklarına bakın, her şeyi açık göreceksiniz. Kim Türkiye ekseninde, kim ülkemizi kurban etme pahasına el altından ihaleler almış, kim hangi ülke ile iş tutuyor, kim hangi çevrelerle çatışma alanları oluşturuyor, açık biçimde göreceksiniz. Daha şimdiden bunu görüyoruz.
Sizi FETÖ ile, PKK ile aynı cepheye sürenler.. Asla yerli değilsiniz!
Siyasi partileri FETÖ ile, PKK ile aynı mevziye yerleştiren irade ile 15 Temmuz’u yapan irade aynıdır. PKK ile bazı milliyetçileri, Osmanlı düşmanlarıyla bazı Osmanlı hayranlarını aynı cepheye sokan irade, Türkiye’ye açıktan saldıran iradenin ta kendisidir.
24 Haziran’a yönelik muhalefet blokunu biçimlendiren irade, milletvekili nakillerini planlayan irade asla yerli değildir, asla milli değildir. Talimatla karar veriyorlar, talimatla pozisyon alıyorlar, talimatla partiler arası ittifak ilişkileri biçimlendiriyorlar, talimatla seçimlere hazırlanıyorlar. O halkaya giren siyasi partilerin, liderlerin hiçbiri kendi başına karar veremez, kendi başına hareket edemez.
‘Ortak aday şu’ diyecekler, hepiniz vesayet altındasınız
Cumhurbaşkanı adayları kesinlikle talimatla olacak, hepsi birlikte o talimata göre pozisyon alacak. Bir ortak aday belirlenecek hepsi arkasında sıralanacak. Meral Akşener de, Kılıçdaroğlu da belki bu projeden sonra kenara atılacak.
Kendi başlarına aday belirleyemezler, bu halde yerlerinden bile kımıldayamazlar. Tamamen vesayet altına girmiş durumdalar. Terör örgütleri de, o siyasi partiler de, çıkaracakları başkan adayı da vesayet altındadır. ABD’ye göre, İngiltere’ye göre pozisyon alacaklar, onların dedikleri adaya tabi olacaklar, onların borusunu çalacaklar.
Bu, tam anlamıyla bir dışarıdan müdahaledir. Türkiye’nin demokrasisine de, seçimlerine de bir dış müdahaledir. Arkasında Türkiye’ye müdahale hazırlıkları, saldırı hazırlıkları vardır. Seçim erkene alınmasaydı, 2019’a kadar ülke içinde çok büyük bir karışıklık çıkaracaklardı. Hem dışarıdan vuracaklar hem de bugün aynı cepheye yerleştirdiklerini içeriden harekete geçireceklerdi.
“Muhafazakar muhalefet”, FETÖ ile, PKK ile aynı blokta
Şimdi dar zamanda bunu yapmaları mümkün görünmüyor. Muhalefet bloku olarak oluşturdukları yapının seçim sonrası görevi işte o içeriden operasyon olacak. Ellerinden gelirse tabi. Çünkü onlar şu an seçimleri kazanmak için değil, Erdoğan kazanmasın diye harekete geçiriliyor. “Türkiye’yi durdurma” planı çerçevesinde harekete geçiriliyor.
Ne yazık ki, ne acı ki, “muhafazakar muhalefet” de bu çerçevede harekete geçirilmiştir. Türkiye’nin milli yükselişine, tarih dönüştürücü gücüne karşı “muhafazakar ancak asla milli olmayan” bazı çevrelere, söz konusu “operasyon”da roller dağıtılmıştır. Muhtemelen Erdoğan karşısına böyle bir kimlikle çıkacaklar, milli ve muhafazakar Anadolu insanının kafasını karıştıracaklar.
İşte o muhafazakar çevre, S. Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) üzerinden servis edilen projenin Türkiye ayağıdır ve İngiliz aklı, ABD planıdır. Onları Meral Akşener’le, Kemal Kılıçdaroğlu’yla, FETÖ ile, PKK ile aynı paydaya yerleştiren irade böyle bir iradedir.
Kılıçdaroğlu bir ulusal güvenlik meselesidir..
Onlar önce CHP’yi Türkiye partisi olmaktan çıkardı, Kemal Kılıçdaroğlu’nu bu amaçla CHP’nin başına geçirdi, o proje tamamlandı. CHP artık Türkiye partisi değildir. Bir operasyon partisine dönüşmüştür.
Kılıçdaroğlu’nun iş tutuşu, ilişkileri, ortaklıkları, CHP’yi dönüştürme rolü göz önüne alındığında bir ulusal güvenlik sorunundan başka bir şey olmadığı ortadadır. Şimdi diğer partileri, siyasi figürleri Türkiye’ye karşı sahaya sürüyorlar, onları terör örgütleriyle aynı potanın içine sokuyorlar.
Çok büyük bir proje ile karşı karşıyayız. Birçoğumuz bunu sadece seçimlere endeksli pozisyon alışlar, ittifaklar, çabalar olarak görüyoruz. Ülkemizin 15 yıldır devam eden büyük mücadelesi ortadayken, 15 Temmuz ve benzeri saldırılar ortadayken birileri seçim ittifakları üzerinden bir müdahale cephesi inşa ediyor.
Aslında “müdahale” başladı, bu ülkeyi yalnız bırakmayın
Büyük bir fırtına yaklaşıyor ve bütün bölgeyi kasıp kavuracak. Seçimlerin erkene alınmasının nedeni de bu. Ama birileri sanki böyle bir şey yokmuş gibi gösterip, o fırtınada üstlenecekleri rol için birilerinin hazırladığı cepheye koşuyor. Hiçbir şekilde milli olmayacaksınız, öyle görünmeyeceksiniz, Türkiyeli kabul edilmeyeceksiniz. İki ay var önümüzde, iki ay içinde kimlerin hangi örtülü senaryolar içinde olduğu daha da netleşecek.
Özellikle muhafazakar kamuoyuna sesleniyorum: Sizin üzerinizden operasyonlara bütün kapıları kapatın. Bu, bin yıllık bir hesaplaşmadır, oyuna gelmeyin. Türkiye’yi, bu büyük mücadelede yalnız bırakmaya dönük projelere karşı teyakkuzda olun.
Osmanlı’yı yıkanlar Türkiye’yi durdurmak istiyor, hesap bu.
Daha şimdiden, 24 Haziran seçimlerine yönelik muhalefet bloku oluşturmanın şekli bile bir dış müdahale olarak biçimlenmiştir. Yani müdahale başlamıştır.
Türkiye’ye omuz atma, çelme takma ittifakları yapılıyor, dikkatli olun.
Onları kim bir araya topluyor, bu işi kim örgütlüyor, hedeflerini kim belirliyor, biraz tarihe bakın! Birinci Dünya Savaşı’na, Osmanlı’yı dağıtan İngiltere’ye bakın.. Türkiye’yi durdurmak isteyen ülkelere, onların içerideki Truva atlarına bakın.. Her şeyi anlayacaksınız..