Mahmud Erol Kılıç, Adnan Oktar'a yüklendi

Yeni Şafak yazarı Mahmud Erol Kılıç isim vermeden Adnan Oktar'a yüklendi: Bazı kişilik bozuklukları olan kimseler toplumsal statü ve karizma oluşturmada en müsait alanlar olan din ve siyaset alanlarını gözlerine kestirirler. Zira bu çatlakların hepsi de lider olmak isterler.  

- Psikopatlar ve din

Din, yapısı ve mahiyeti gereği en kuşatıcı ve açıklayıcı bir gerçekliktir. İnsanlığın tarih boyunca geliştirdiği bütün açıklama modellerinin, felsefe, sanat ve bilimin arkasında hep din vardır. Bakmayın siz modern zamanlarda dinin problemli hale gelip bu saydığım insani üretimlerin arkasında olması bir kenara en büyük manilerden birisi yapılmasına. Arızi ve hastalıklı bir durum bu.

Geleneksel yapıda Platon’dan Einstein’a, İbn Sina’dan Nikola Tesla’ya varıncaya kadar bütün büyük fikirlerin sahipleri bir şekilde hep din çatısı altında çalışmış kimselerdir. Birçoğu da din adamıdırlar. Yani şunu demek istiyorum ki “Din” çok ciddi ve kapsayıcı bir olgudur ve bu yüzden ilgilenen kimsede sağlam bir akıl sağlığı ister. Kavramı hem günlük akıl manasında ve hem de teorik akıl manasında kullanıyorum. Metafizik ve manevi yönünden sonra dinin zuhura geldiği yer itibariyle dünyaya, maddeye ve topluma yönelik tarafları da vardır ki her maddeye açık olan gibi meselenin tefessühe açık kısmını burası oluşturur. Hâsılı işin metafizik kısmında “aklı cilâlanmış” olmak ve dünyalık, hukuki kısmında da “akli melekeleri yerinde olmak” gerekir ki muhatabına din, bir şeyler sunabilsin. İllâ, fe lâ… Olmadığı durumlarda bu imkândan mahrumiyet durumu başlar. Değişik sebeplerden ötürü bundan mahrum olanların ise dinde otoritesi, salahiyeti ve merciiyeti olamaz. Mesleki uzmanlık isteyen bir işe başvuranların seçmeler için kuyrukta sırasını beklemesi gibi beklemek zorundadırlar. Akıl sağlığı yerinde olmayan bir kimsenin de öyle bir işe kabul edildiği görülmüş bir şey değildir. Ama konu din olunca, özellikle geleneği kaldırılmış, eli kolu bağlanmış din olunca hiçbir hiyerarşik prensip çalışmaz kılınmıştır. Böylece din, herkesin ahkâm kesebildiği bir yolgeçen hanı haline getirilmiştir. Bu hiçbir gelenekli meslekte kabul edilebilir bir şey değildir. Mesela bir raporlu deli orduya katılıp generalliğe yükselemez. Pilot olamaz, şoför dahi olamaz. Ama üzülmesinler ben onlara iş buldum. Hoca, Şeyh, Mehdi, Kutup vs olabilirler. Diğerlerinde olabilmeleri için o mesleklerin uzun yıllardır devam edegelen Geleneklerinin bozulması gerekir. O bozulmadığı sürece kimse korkmasın bu mümkün değildir. Orduya da pilota da güvenebilirler. Ah zavallı İslam Dini!... Sultanu’l-Enbiyâ’nın dini, serçeşme-i evliyânın dini, muhyi’l-mille ve’d-din’in dini, sultanu’l-âşıkîn’in dini.. Sen ise hangi ellerdesin?

Bazı kişilik bozuklukları olan kimseler toplumsal statü ve karizma oluşturmada en müsait alanlar olan din ve siyaset alanlarını gözlerine kestirirler. Zira bu çatlakların hepsi de lider olmak isterler. Önde olmak, insanlara hükmetmek, insanlar tarafından isteyerek veyahut istemeyerek kendilerine övgüler yağdırılmasını beklemek temel özellikleridir. Meslekten psikiyatr olan dostlar başlıktaki tabiri teknik manada değil sosyal manada geniş anlasınlar lütfen. Yoksa bu bozukluğun pek çok çeşidi olduğunun farkındayım.

Halbuki geleneksel yapılarda öğretmen, şöhretten kaçar, karizma oluşturmak için özel çaba sarf etmez, gerçek tevazu ehlidirler. Kendilerine duyulan hürmetle beraber bir karizma doğal olarak oluşursa da çok ilgilenmezler. Gerçek irfan ve hikmet ehilleri sağlıklı akla sahip kimselerdir. Mevlanalar, Hafızlar, Yunuslar manevi bir meleke olan bu akl-ı müstefâd sahibi kimselerdir. Ebu Hanifeler, İmam Şâfiler hakeza..

Geleneğin altüst edildiği toplumlarda bu türden patolojik oluşumlar her zaman olmuştur ve olmaya da devam edecektir. Bu türden akımlar daha çok radikal olarak Maneviyat Karşıtı olan (anti-spiritüel) toplumlarda bir tür şekil değiştirmeler olarak karşımıza çıkarlar. Tıpkı genleriyle oynanmış, genetiği bozulmuş tohumlarla ortaya aslıyla alakası olmayan üçüncü türevler çıkması gibi. Geleneği bozulmuş dini yapılarda da bu türden hilkat garibesi amorflar oluşur.

Mesela Manevi Geleneğin devrildiği 1917 sonrası Rusya’sında bu türden kişi ve akımlar çoğalmıştı. Her taraf büyücü dolmuştu. Ta ki Putin ile beraber Rus Ortodoks geleneği yeniden ihya sürecine girince bu türden sahtekârlar bir hayli azaldı. Geleneksel Hristiyan din adamlarının konumunun kuvvetli olduğu mesela Yunanistan, Ermenistan v.b. gibi ülkelerde böylesi yapıların yani tahtası eksiklerin oluşturduğu cemaatlerin oluşamadığına şahit olursunuz. Münferit olarak bir kişi olabilir. Lakin öyle saçma sapan hezeyanlarını ulu orta yayamazlar. Birileri de onlara göz yummaz. Kapı gibi duran din adamları vardır karşılarında.

Geleneksel yapının prensipleri vardır. Hiyerarşisi vardır. Adab u erkanı vardır. Bu türden problemlerin yegâne çözümü dinin kendi içerisinde bunları çözmesidir. Zira Gelenek bunlara geçit vermez. Gurular, new age akımlar, kült hareketler doğrunun ikame edilemediği yerlerde ortaya çıkarlar. Her alanda normalleşmeye doğru ilerleyen ülkemizde maalesef Din hala olması gereken yerinde, Geleneğinde değildir. Siyasal İslamcılar da bu Gelenek’ten bî-haberdirler. Gelenek inşa edilmediği sürece bu türden patolojik kişi ve yapılar her zaman gündemimizde olacaktır, bilsinler. Bize inanmıyorlarsa Putin’e sorsunlar..

Bunların da en fazla karşı oldukları şey işin hakikatini bilenlerdir. Onları kıskanırlar zira. Geleneğin ustalarına dil uzatarak, iftiralar atarak fakına varmadan aslında kendi sonlarını hazırlarlar. Memleketimizin bir asırdır devam eden böylesi kaotik yapısından istifadeyle uzunca bir zamandır faaliyette bulunan bu türden psikolojik vaka nedendir bilinmez (?) 6 ay önce Mevlana’ya ve İbn Arabi’ye, Anadolu irfanının kurucu babaları olan bu büyük ustalara ağır hakaretlerde bulunmaya başlamıştı. Dostlara, şimdi ipini çekti işte, bekleyin, demiştim. Kabağın sahibi var arkadaş… Onun yetiştirmesi çakma ilahiyatçı bazıları da umulur ki ders alırlar. Tehdit değil tenzirdir. Zira yeryüzü inzibatına minnet eylemeyiz, sâhib-i zamanımız var. Allah yerin ve göğün nurudur. Onlar istemese de Allah nurunu tamamlayacaktır…

 

Mahmud Erol Kılıç, Adnan Oktar'a yüklendi ile ilgili etiketler Adnan Oktar
GÜNÜN VİDEOSU

Bakan Yusuf Tekin'den İmamoğlu'na sert kreş tepkisi:Türkçe okuduğunu anlama konusunda özürlü arkadaş

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, CHP'nin 'belediyelere ait kreşlerin kapatılacağı' iddialarına tepki gösterdi. Meclis'te sorulan kreş sorusu üzerine İmamoğlu'nu sert sözlerle eleştiren Bakan Tekin, "İmamoğlu'nun okuduğunu anlama problemi var. Türkçe okuduğunu anlama konusunda özürlü bir arkadaş. Türkçe kursu almasını tavsiye ederim" dedi.