Yenidoğan Çetesi'nin yeni canilikleri bir bir ortaya çıkıyor: Sır ölümler çözülüyor!
İstanbul'da Yenidoğan Çetesi'nin yaptıkları nedeniyle hayatını kaybeden bebeklerin ölümüne ilişkin yeni detaylar ortaya çıktı.
Fırat Sarı ve İlker Gönen'in de aralarında bulunduğu 22'si tutuklu 47 sanığın yargılandığı Yenidoğan Çetesi davası bugün maktul Kerem Muhammet bebeğin babası Mustafa Mevlüt Tokluoğlu'nun beyanıyla başladı.
''DOKTOR ALİ GEDİKBAŞI HASTANEYİ TAVSİYE ETTİ''
Tokluoğlu beyanında, "Doktorumuz Ali Gedikbaşı hastaneyi tavsiye etti. Bize iki hastane tavsiye etti ucuz olduğu için Avcılar Hospital’ı tercih ettik. İkiz bebek bekliyorduk birisi vefat etti birisi yaşıyor. İçeride ne oldu bilmiyoruz. Yaşayan bebek ise aynı hastanede 15 gün yoğun bakımda kaldı. Bir ihmal varsa suçlarını çekmesini istiyorum" dedi.
''İKİZ BEBEK BEKLİYORDUK BİRİSİ VEFAT ETTİ''
Anne Esra Tokluoğlu ise beyanında, "Doktorumuzla konuştuk, herhangi bir problem, hastaydı ama ölecek diye konuşmadık. Sonrasında ne oldu bilmiyorum. Kendi doktorumuzla muhatap olduk bize kendisi tavsiye etti. Evimize yakın yenidoğan hastanesi araştırıyorduk. Evimiz Bayrampaşa’daydı kendi muayenehanesi Şişli’deydi bize Avcılar Hospital’i tercih ettirdi. İkiz bebek bekliyorduk birisi vefat etti. Şikayetçiyim. Yenidoğan yoğun bakımda bir beyefendiyle muhatap olduk. Hemşireleri de bilmiyorum doktor arada arardı, sadece yaşayan bebekle ilgili bilgi verirdi, eşim gittiğinde bebeğin öldüğünü söylediler bizi arayarak bilgi vermediler. Doktor ben 5 aylık hamileyken 'Bebek yoğun bakıma girecek, böbrek rahatsızlığı var tedavi olması gerekiyor' dedi. Hamilelikten doğuma kadar Ali Gedikbaşı takip etti. Doğuma Ali Gedikbaşı girdi, doğum sonrası tedavi için bilgi vermedi. Ailenin avukatı ise, 'Doğum sonrası uygun tedavi olsaydı yaşaması mümkündü, doğumdan sonra bebekler alınıp götürülmüş, baba fotoğraf çekmek istediğinde bebeğin öldüğü bilgisi veriliyor. Sanıkların cezalandırılmasını talep ediyoruz" dedi.
KAYA BEBEĞİN CENAZESİNİ BİSKÜVİ KUTUSUNDA VERMİŞLER
Maktul Kaya bebeğin babası Mehmet Hanife Kaya beyanında, "Aniden tansiyon nedeniyle Esenler Esencan hastanesine gittik. Tüm hamilelik sürecinde Esencan Hastanesi’ne gidiyorduk. Esencan Hastanesi’nde yer olmadığını Esenler Güney Hastanesi’nde yer olduğunu söylediler, eşimi ambulansla 15 dakika içinde aldılar. Ben hastaneye gidene kadar doğum gerçekleşmişti. 8 bin lira ödeme olduğunu söylediler, 4 bin lira kartla 4 bin lira nakit verdim. Herhangi bir makbuz verilmedi bana. Songül hanım geldi, 'Eşinin durumu kritik bebeği de yoğun bakıma yatırdık' dedi. Herhangi çocuk doktorundan birini görmedim. Gün içinde Damla Atak bilgi verirdi, akşam Batuhan Çetin bilgi verdi. Songül hanım bebeğin durumun iyi olduğunu söyledi, akşam olunca Batuhan Çetin beni saat 2 gibi aradı bebeğin öldüğünü söyledi. Bebeği göstermediler en son akşam saat 4 gibi gördüm. Ölüm belgesi verildi. Morga gittiğimde bebeğin cenazesini bisküvi kutusunda verdiler. Defin işleri için kendi aracımla Çatalca'ya gittim. Damla Atak aradı 'Ölüm belgesinde eksik imza var hastaneye gelir misiniz?' dedi; gittim 2 dakika içinde kağıdı geri verdiler sonra ben defin işleri için geri gittim. Doktor olarak sadece kadın doğum doktoru Songül hanımla muhatap oldum. Gece gündüz hastanedeydim hiç çocuk doktoru görmedim. Sabit hatla arandım ne ifade verdiğimi sordular. Ben de telefonu yüzlerine kapattım. Batuhan Çetin beni aradığında 'Bebek fenalaştı hastaneye gelmeniz gerekiyor' dedi bende hastanedeydim 2 dakika içinde gittim" ifadelerini kullandı.
''ÖLEN BEBEKLER BİLE SOMUT DELİL OLARAK ALGILANMIYOR''
Maktul Ayaz Karaduman bebeğin babası Erhan Karaduman ise beyanında, "Eşimin hamilelik sürecinde bir sıkıntısı yoktu. Eşimin 26 Kasım tarihinde sancısı tuttu. Sabaha karşı 06.00 sıralarında Kanuni Sultan Süleyman Hastanesinde doğum yaptı. Normal odaya çıktık ve 'Çocuğun annenin bir sıkıntısı yok' dendi. Sabah kız kardeşim geldi. Akşama doğru eve gittim, gece 03.00 sıralarında kardeşim aradı, 'Hemen hastaneye gel çocuk fenalastı' dedi. Bebeği küveze koymuşlar burada yer yok denilerek Bağcılar Medilife Hastanesi'ne nakledildi. Dursun Eryılmaz bana 'Çocukta kalp yetmezliği var; kalbi delik ameliyat olması gerekiyor' dedi bende tamam dedim. Dursun Eryılmaz bana çocuğa 'Anne sütü lazım' diyerek annenin yanına gönderdi, daha yoldayken bebeğin fenalaştığını söylediler. 'Dışarıdan doktor gelecek 3 bin lira ödeme yapmanız gerekiyor' dediler, abimden para istedim. Gece doktor geldi bana 'Bebekte metabolik hastalık var yaşaması kısıtlı yaşarsa da yüzde 100 engelli kalacak' denildi. Sabaha karşı aradıklarında 'Çocuğun öldü' dediler. Çocuğun bazı yerlerinde morluklar vardı. Bağlı olduğu cihazlardan dolayı böyle olduğunu söylediler. İlker Gönen ile muhatap olmadım, hiç görmedim. Bebeğin ölümünde gece başka biri bilgilendirme yaptı. Şikayetçiyim. Ailenin avukatı ise, 'Biz sadece maddi gerçeğin ortaya çıkmasını istiyoruz. Tüm sanık müdafiler dinlendi ve 'Somut delil yok' denildi ölen bebekler bile somut delil olarak algılanmıyor. Epikriz raporları somut delil" dedi.
''ENTÜBE EDECEĞİZ DEDİLER ETMEDİLER''
Maktul Opara bebeğin babası Benedıct Nnayereugo Opara tercüman eşliğinde beyanda bulundu. Baba, "Ocak 2024’de solunum şikayetiyle Medilife Hastanesi’ne gittik. Daha sonra doktor muayenesi yapıldı, 'Çocuk üşütmüş oksijen verilecek' denildi; anne kucağında oksijen verildi. Sonrasında da bir oda verildi. Doktor, 'Gece müşahade altında kalması gerekli eve gönderemeyiz' dedi. Bize 'Çocuğu entübe edeceğiz' dediler ama entübe etmediler. 'Burası 1 aylık bebekler için bir yer sizin bebeğiniz kalırsa ölür' dediler. Bebeği yoğun bakıma aldılar sonra bize, 'Hasta çocuk fazla yerimiz yok her yer dolu, çocuğunu başka hastaneye yoğun bakıma gönderceğiz' dediler. 3 gün ilk götürdüğüm Medilife Hastanesi’nde müşahade altında kaldı sonra Birinci Hastanesi’ne gönderdiler. Bebeğimi ayın 17’sinde gönderdiler 18’inde bebeğim öldü. Birinci Hastanesi’ne gittiğimde 2 haftalık için 14 bin lira para istediler bebeğim 2 gün kaldığı için para üstünü geri verdiler. Ambulansla Birinci Hastanesi’ne götürüp entübe ettiler bana da sen 'Eve git ertesi gün gel' dediler" şeklinde konuştu.
''BEBEĞİN SABAH SAATLERİNDE ÖLMÜŞ''
Baba Benedıct beyanında "Sabah 08.00 gibi hastaneye gittim. Doktora 'Çocuğumu görebilir miyim?' dedim beni içeri aldılar, içeri girdiğimde bana 'Çocuğun sabah ölmüş' dediler ama çocuğuma baktığımda az da olsa yaşıyordu. Tam saatini bilmiyorum ama olayın gerçekleştiği saat 08.00-10.00 arasıydı. Hastaneye normalde 08.00’de gittim. Hastaneye gittiğimde bana kendisini doktor olarak tanıtan Hakan Doğukan Taşcıydı. Taşçı, bana 'Medilife Hastanesi’ndeki doktorun sana ne dedi?' diye sordu.Taşçı bana 'Bu hastanede 2 hafta yoğun bakımda kalırsa kendine gelir toparlar' dedi dedim. Taşçı ise, 'Bekle burada test yapacağım yaşıyor mu yaşamıyor mu?' dedi. Bir saat hastanede bekledim beni bir saat sonra çağırıp 'Çocuğun ölmüş' dedi. Hastaneye gittiğimde Hakan Doğukan Taşçı ile muhatap oldum. Bana doktor olduğunu söyledi. Saat 06.00’da beni normal hattan hastaneden aradılar 'Çocuğun kötü gel' dediler. Hastaneye gittiğimde Hakan Doğukan Taşçı, 'Bebeğin sabah saatlerinde ölmüş" dedi.
''PARA YOKSA TEDAVİ DE YOK''
Anne Opara beyanında ise, "Çocuğumun nefes sorunu için hastaneye gittik yaklaşık 13 dakika geçtikten sonra 'Üst kata çıkın oradaki cihazlar daha güçlü nefes alma konusunda' dediler, çocuğumda dilinde, parmak ucunda renk değişikliği oldu. Daha sonra oksijen takmaya çalıştılar çocuğum titremeye başladı. O gece hastanede kaldık neredeyse nefes almakta çocuğum çok zorlanıyordu. Daha sonra hemşire ve doktorlar geldi. Doktorla bize 'Bu çocuğun yaşaması mucize' dediler. Doktor bize sonra, '5 aylık bir çocuk başka hastaneye götürmeniz lazım, hastane bulmanız lazım' dediler. Birkaç hastaneye gittik bize 'Sizin doktorunuzun hastane bulması lazım siz değil' şeklinde cevap verdiler. Medilife Hastanesi eşimi arayarak, 'Çocuğunuzu başka hastaneye götürmemizi isterseniz 500 dolar vermeniz gerek' dedi. Medilife Hastanesi’nde doktor yoktu, yalnız hemşireler vardı. Bebeğim nefes almakta çok daha zorlanmaya başladı. Resepsiyondan eşimi arayarak ekstra para istediler. Parayı nakit ödememiz gerektiğini şöyledir. Eşim çalışmadığı için 3 gün çocukla ilgilendiğimiz için süre verin, eşim iş yerinden borç alsın dedik bize 'Para yoksa tedavi de yok’ dediler" dedi.
''BİRİNCİ HASTANESİ BİZDEN TEDAVİ İÇİN 60 BİN DOLAR İSTEDİ''
Anne Opara beyanının devamında, "Eşim bir arkadaşını aradı ödemeyi o şekilde yaptık. Çocuğumu 6 sıralarında yoğun bakıma aldılar, o zaman zarfında hiç görmedik. Doktorlar bizi arayarak 'Bir hastane var çocuğun tedavisi için sizden 60 bin dolar talep ediyorlar' dedi. Biz de 'Peşin parayı veremeyiz ama ilk başta 20 bin dolar ödeyebiliriz' dedik. Bize sonra Birinci Hastanesini önerdiler. Resepsiyona gidip bilgi verin ambulansla Birinci Hastanesine götürsünler diye. Ambulansa ben eşlik etmedim eşim gitti bende taksiyle gittim. Birinci Hastanesine gittik ödemeyi yaptık. 'Eczaneden çocuk için birkaç tane malzeme alın ertesi gün çocuğunuzu görün' dediler. Eşimi aradılar bana söylemedi. Kardeşim o gün Amerika’dan geldi şikayetçiyim. Çocuğumun daha önce bir rahatsızlığı yoktu sadece solunum sıkıntısı vardı. Bebeğimin cenazesi Sarıyer’de. Medilife Hastanesi’nden Birinci Hastanesi’ni tavsiye eden doktorun ismini bilmiyorum ama görsem tanırım." dedi.
Beyanların ardından Opara bebeğin anne ve babası, sanıklardan kimlerle muhatap olduklarını öğrenmeleri için sanıklar tek tek sanık kürsüsüne getirildi.