Yerel medya ve çoğulculuk...
Yerel medya bu ara çok sıkıntılı. Yargı reformu çalışmaları devam ederken, iş ve işlemlerin kolaylaştırılıp ucuzlatılması düşüncesi ile bazı yargı ilanlarının yerel gazetelerde yayınlanmasından vazgeçilmesi düşüncesi ortaya atılmış durumda.
Böyle bir gelişme yerel medyanın hayat damarlarını kurutmak anlamına gelir ki, zaten her geçen gün kan kaybeden yazılı basın açısından bu hiç de hayra alamet bir şey değildir.
Geçtiğimiz günlerde Balıkesir Gazeteciler ve Yazarlar Derneği bir toplantı gerçekleştirdi. Anadolu basınının pek çok seçkin temsilcisi orada idi. Bendeniz ve değerli dostum Gazeteci Yazar Zeynel Lüle konuşmacı idik.
Konuştuk ama konuştuğumuzdan çok da dinledik. Anadolu basınının çok seslilik ve demokrasinin yaşaması, kurumsallaşması bakımından önemi büyük. Basın tarihimiz içinde her zaman muazzam büyük işler başarmış bir yapıdır Anadolu basını…
Balıkesir ise Milli Mücadele ve Cumhuriyet dönemi içinde gerçekten çok mühim bir ilimizdir. Rahmetli Mehmet Akif Ersoy sonradan damadı olan büyük vatanperver, din alimi ve siyaset adamı Hasan Basri Çantay’ın daveti ile Balıkesir’e gelmiş, milli mücadelenin ateşini yakan tarihi vaazlarından birini Zağnos Paşa Camii’nde irad etmiştir. Akif’in o vaazının etkisi Anadolu’ya yerel basın eli ile yayıldıkça artmış, büyük önder Mustafa Kemal Paşa da bu yiğit ve gür sesi Anadolu hareketine özel olarak davet etmiştir. Akif’in Anadolu hareketine katılımı yine yerel basın yoluyla duyulmuş ve milletimiz üzerinde son derece pozitif etki bırakmıştır.
Yine Zağnos Paşa Camii’nde Atatürk’ün 7 Şubat 1923’de irad ettikleri muazzam bir hutbe vardır. Milli birlik ve beraberliği, ülke kalkınmasını, savunmasını içeren bu hutbe de yine yerel basın üzerinden tüm Anadolu’da yankı bulmuştur.
Demokrasi ve çok seslilik konusunda Hükümetin yerel basına verdiği önemi yıllardır gözlemleyen birisi olarak, kanaatim odur ki, yargı reformu çerçevesinde düşünülen bu adımın sakıncaları dikkate alınacaktır.
“Muhtar bile olamaz” manşetlerine muhatap olan bir Cumhurbaşkanımız var ve kendisinin mesajları ulusal basında böylesine büyük bir engellemeye tabii iken yerel basın üzerinden tüm Türkiye onun düşüncelerini, yaklaşımlarını öğrenme fırsatı ve imkânı buluyordu. Şunu söylemek hiç de abartı değildir, ulusal basının Tayyip Erdoğan gerçeğini milletin gözünün önünden kaçırmak için yaptığı her şeyi yerel basın ters yüz etmiştir. Tayyip Erdoğan efsanesi, ulusal basının manşetleri ile çarpışan yerel basın üzerinden yazılmıştır…
Hal böyle olunca, çok açık ve net olarak ifade edebilirim ki, yerel basının darboğaza girmesi, yok olması gibi bir netice verecek bir yaklaşım bu hükümet tarafından benimsenmez. Benimsenemez.
Evet, yazılı basının yerini elektronik ortama bıraktığı, mecra değişikliği ve çeşitliliğinin yaşandığı bir ortamdayız. Bütün bunlara rağmen yerel basının önemi ve gereği ortadan kalkmamıştır. Yerel basın hala bulundukları yerlerin en önemli denetim ve murakabe gücü olarak, demokrasimiz ve çoğulculuk için vaz geçilmezdir.
Yakından tanıdığım, değer verdiğim, son derece ileri görüşlü, açıklığa, şeffaflığa önem veren bir Adalet Bakanımız var. Sayın Bakan Abdülhamit Gül’ün öncülüğünde hazırlanacak bir reform çalışmasının yerel basını sıkıntıya sokacak bir mahiyete bürünmesi ihtimalini esasen görmüyorum.
Bununla birlikte, yapılan toplantıların mesleğin sorunlarını ele almaya vesile olması bakımından son derece yararı olmuştur.
Yerel basın gerçekten çok sıkıntı içindedir. Sıkıntılarının giderilmesi yolunda atılması gereken adımlar bulunmaktadır. Her şeyden önce, yerel basının ayakta durabilmesi ve bağımsızlığını koruyabilmesini temin için makul kaynakların oluşturulması esastır. Yerel basına yönelik maddi temelli desteklerin artırılması demokrasimizin ve çoksesliliğin devamı için gereklidir.