Yerli otomobili eleştiren Altaylı, TOGG'un komuta merkezinde
Yerli otomobil projesine başından beri sert eleştiriler getiren Habertürk yazarı Fatih Altaylı, TOGG CEO'su Gürcan Karakaş ile görüştü. Karakaş'ın daveti üzerine TOGG’un komuta merkezine giden Altaylı, merkez için 'Sanki silikon vadisi' ifadesini kullandı.
Habertürk gazetesi yazarı Fatih Altaylı, "Yerli ve milli elektrikli otomobil işinde yanlışlar var diyorum, kandırılıyoruz diyorum, hesaplar tutmuyor diyorum" diyerek yerli otomobili yerden yere vurmuştu.
Daha sonra lansman ile ilgili bir yazı daha kaleme alan Altaylı, kendisinde bir heyecan oluşmadığını ifade etmişti.
Altaylı bu sözlerinin ardından TOGG’un komuta merkezine giderek izlenimlerini köşe yazısında aktardı.
"İlk günden beri kafamdaki olumlu ve olumsuz yönleri yazıyor, soru işaretlerine ve bana göre yanlış olan noktalara dikkat çekiyordum. Tüm bunları uzaktan, açık kaynaklardan edindiğim bilgilere, TOGG’dan yapılan açıklamalara ve zar zor edinebildiğim bazı bilgilere dayanarak yapabiliyordum." diyen Altaylı, ilk kez bilgilendirilmek üzere çağrıldığını ifade eti.
İlk izlenimini "Sanki silikon vadisinde bir yere gelmişim gibiydi." sözleriyle anlatan Altaylı, yazısını şöyle sürdürdü:
"Kapıdan içeri girdiğimde modern ama mütevazı bir ofise geldiğim hissine kapıldım.
Ateşime bakıldı, adım kaydedildi ve içeri davet edildim.
Önce giriş katındaki toplantı odalarına göz gezdirdik.
TOGG karargahına gelen “yabancılar” ister tedarikçi olsun, ister iş ortağı bu toplantı odalarında ağırlanıyormuş.
İçeriye, ofislere kesinlikle kimse alınmıyormuş.
Küçüklü büyüklü toplantı odaları pandemi dönemine göre yeniden tasarlanmış ve masaları ortasına pleksiglas ayraçlar konmuş.
Karşılıklı konuşan ekiplerin arası kapatılmış.
Her odada bu önlem alınmış.
Bu bölümü hızlıca gezdikten sonra parmak izi veya dijital kartla geçilen bir kapıdan geçirildim ve asansöre buyur edildim.
Bu arada binanın sorumlusu olduğunu anladığım bir beyefendi pandemi nedeniyle klimaların çalıştırılmadığını, asansörlere kısıtlı binildiğini, Allah tarafından rüzgarlı bir bölgede bulundukları için camları açarak serinlik sağladıklarını, kışa kadar havalandırma sistemlerine gerekli filtrelerin takılacağını anlattı.
İLGİNÇ BİR OFİS
Ve asansörden inince TOGG’un CEO’su Gürcan Karakaş bizi karşıladı.
Ben yaşlarda, saçları hafiften ağarmış, açık renkli, renkli gözlü yakışıklı bir adam.
Bir 5-6 kilo verse daha da yakışıklı olacağı kesin.
Üzerinde spor bir pantolon, bir tişört.
Ofisine davet etti.
Ancak ofis CEO ofisine benzemiyor.
10 bilemedin 14 metrekare, küçücük bir yer.
Oldukça yüksek bir masa ve yanında 4 kişilik yine çok yüksek bir toplantı masası yavrusu. Çevresinde 4 adet bar taburesi gibi tabure.
Meğer Gürcan Bey benim gibi kurtlulardan. Yani yerinde duramayanlardan...
Oturmayı pek sevmezmiş.
O yüzden genelde ayakta çalışırmış.
Masa inip kalkan bir masa. Yani oturmak isterse aşağı inebilir ama genelde havada duruyor belli ki!
Odanın tamamında duvarlar küçük küçük notlar, şemalar, planlama tabloları ile dolu.
...
YA ŞİMDİ YA HİÇ
Gürcan Karakaş, duvardaki görsellerin önüne geçiyor ve başlıyor anlatmaya:
“Bunlar sürekli karşımda. Hepimizin önünde duruyor. Hedefimizi sürekli önümüze alıyoruz” diye giriyor söze ve “Ya şimdi olacak ya da hiç” diyor.
Bunu söylemesinin nedeni, benim de yıllardır söylediğim bir şey.
“Elektrikli otomobil, bu endüstride yeni bir start veriyor. Ya bu startta kalkışa geçenlerden oluruz ya da bu işin uzunca bir süre daha dışında kalırız.”
Karakaş’ın ya şimdi ya hiçten kastı bu.
Yanıma gelip, benim önümdeki not defterine bir diyagram çiziyor.
Ya 0 yerlilik oranı ile hemen başlayacağız ya 10 sene sonra yüzde 100 yerlilik oranı ile başlamak için çalışmaya başlayacağız.
Ama sıkıntı şu ki, bu işe başlamak için fırsat penceresi 10 sene boyunca açık kalmayacak. Bu fırsat aralığı 2021-2024 arasında açıktı. Pandemi dolayısıyla 1 yıl sarktı.
2023-2025 arası açık. Biz o güne yetişmek zorundayız. O güne kadar da yerlilik oranımız hemen hemen yüzde 50 olur, üç yıl içinde de yüzde 68’e çıkar” diyor.
Sonra ilk soruyu o bana soruyor, “Sizce yüzde kaç oranı bulursak yerli sayılırız?”
Yanıtım biraz acayip:
“Yüzde 1 ile bile yerli olunur. Önemli olan fikri mülkiyetin yüzde yüzüne sahip olabilmek. Üründe değişiklik yapacağınız zaman kimseden izin almak zorunda kalmamak. Yoksa rekabetçilik açısından parçaların başka yerlerde yaptırılması marka yerliliğine zarar vermez. Ama istihdam ve sanayi gelişimi açısından ne kadar fazla parça Türkiye’de üretilirse o kadar iyi olur” diyorum.
“Haklısınız ama biz yine de üretim açısından da Türkiye’de olmak istiyoruz. Mümkün olduğunca fazla parçayı Türkiye’de üretmek istiyoruz” diyor.
2025’ten sonra piyasaya çıkacak bir otomobilin şansı olmadığını düşünüyor Karakaş.
BAŞARI İÇİN 8 KOŞUL
Kafamda pek çok soru var ama önce onun biraz anlatmasını istiyorum. Heyecanını görüyorum.
Başarı için 8 ön koşul belirlemişler.
Onları anlatıyor.
Bunları şöyle sıralıyor:
1- Bir fırsat olması birinci koşul. Bugün megatrendlerin tetiklediği bir fırsat var. Bu fırsat penceresinin de 2022’de kapanacağı tahmin ediliyordu. Ancak pandemiden ötürü bu süre biraz daha uzadı.
2- Küresel rekabet gücüne sahip bir marka yaratmak ve hedeflenen pazar payına ulaşmak için gerekli ürün portföyünü oluşturmak.
3- Maliyet ve karlılık hedefini yakalamak.
4- Ülkemize ait fikri mülkiyet hakları ortaya çıkarmak.
5- Konusunda uzman çok yönlü (multi disipliner) kişilerden oluşan bir takım ve müşteri odaklı, çevik ve özerk yapısı olan bir organizasyon yaratmak.
6- Dünya standartlarında kalite yakalanması bir yana bu hedef de aşılarak beklentilerin üzerinde olumlu sürprizler yapmak. (Bir iş yapılmaya değer ise, en iyi şekliyle yapılmalı).
7- Ekosistem: Akıllı araç ile akıllı nesnelerin bağlantısı. Otonom sürüş ile 3. Yaşam alanına dönüşmesi ve mobilitenin sadece ulaşım olmaktan çıkıp nesnelerle bağlantılı bir servis haine dönüşmesi. (Mobility as a Service, Connected Everything)
8- Finansman: Uzun soluklu, kararlı bir yatırım gücü.”
PİNİNFARİNA BU MODELİ KAÇ KİŞİYE SATTI
“Bunlar güzel laflar. Ama önemli olan icraat. Daha önce fuarlarda sergilenmiş, Pininfarina’nın pek çok firmaya verdiği bir ptotiple karşımıza çıkmanız hayal kırıklığı yarattı bende. Daha özgün, daha yeni bir şey bekliyordum. Bu cümleler güzel ama karşımızdaki gerçek farklı” diyorum.
Karakaş bu eleştirimi bekliyor belli ki, “Bizim gösterdiğimiz prototip, başka üreticilere yapılandan çok farklı. Bari siz söylemeyin bunu. Sonuçta bu bir otomobil. Elbette bir ön cam, bir arka cam, bir ön kaput, bir arka kapı, 4 yan kapı, 4 lastik olacak. Ama bu aracın sizin söylediğiniz Çinlilere verilen araçtan çok farkı var. Bugün farklı markaların SUV’ları birbirine ne kadar benziyorsa bizimki de diğerlerine o kadar benziyor” diyor.
“Pek çok tasarımcı ile görüştük. Pininfarina sektörde herkesin çalıştığını önemli bir firma. Biz de onda karar kıldık ama tüm detaylarda birlikte geliştirdik. Bizim ekibin de çok katkısı olan bir dizan ortaya çıktı” diye bu konudaki eleştirimi kesin bir dille reddediyor."
ALTAYLI'NIN YAZISININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ