Yılmaz Özdil'in 2500 TL'lik kitabı "araklama" mı?
Sözcü gazetesi yazarı Yılmaz Özdil'in Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatını konu edindiği kitabı geçtiğimiz günlerde 2500 liradan satışa sunularak büyük bir tartışmanın fitilini ateşledi.
1881 adet olarak basılan, özel basım kitap saatler içinde tükendi ve hatta karaborsaya düştü.
Ancak kitabın içindeki bilgilerin "çalıntı" olduğu suçlamalarının ortaya atılması uzun sürmedi.
Anıtkabir Derneği üyesi Ali Güler, Yılmaz Özdil’in kitabındaki bazı bölümlerin kendilerine ait olduğunu iddia etti.
Konuyu bugün köşesine taşıyan Habertürk yazarı Fatih Altaylı da Anıtkabir Derneği'ne destek vererek, "Özdil’in kitabında tek bir kaynakça olmadığı göz önüne alınırsa, içindeki bilgilerin “çalıntı” demesek bile en azından “araklama” olduğu aşikârdı. Bunu anlamak için Anıtkabir Derneği’nin açıklamasına ihtiyaç yoktu!" diye yazdı.
İşte o köşe yazısı;
- Bibliyografya yoksa muhtemelen çalıntıdır
Anıtkabir Derneği üyesi Ali Güler, Yılmaz Özdil’in kitabındaki bazı bölümlerin, dernekleri tarafından yayınlanmış bazı makale ve eserlerden çalıntı olduğunu iddia etti.
Haliyle ortalık da karıştı.
İyi de, bu durum kimi niye şaşırttı ben anlamıyorum.
Yılmaz Özdil’in eseri elbette ki, “çalıntı” bilgilerle doluydu.
Ve “intihal” ayıbına bulaşmış bir kitaptı.
Bunu söylemek için de kitabı okumaya gerek yok.
50’li yaşlarının başında olduğunu zannettiğim Yılmaz Özdil’in kitabında anlattığı olaylara bire bir tanık olacak bir yaşı yok.
Bire bir tanık olanlarla da bir tanışıklığı, bir teşriki mesaisi olmamış, biliyoruz.
Bu durumda kitabında yer alan bilgileri bir yerlerden okumuş, görmüş, almış olması gerek. Arşivlere girip daha önce yayınlanmamış bilgilere ulaştıysa arşivdeki kaynaklar belirtilir, başkaları tarafından yazılmış kitap ya da makalelerden yararlanılmışsa onlar sıralanır.
Bu da bir ayıp değil.
Tarih böyle yazılır.
Herkes taş üzerine taş koyar, bazen dağınık olan bilgiler derlenir, bir araya getirilir ve yeni bir kitap, yeni bir tarih anlatımı ortaya çıkar.
Bunun “hırsızlık” ya da “intihal” olmaması için de kitabı yazan eğer ciddi, kültürlü ve dürüst biriyse kitabın içine dip notlar koyar, arkasına bir kaynakça, bir bibliyografya ekler ve hangi bilgiyi nereden aldığını, kaynaklarını sıralar.
Yok eğer ham hum şaralop bir iş yapan bir tipse ne bir kaynakça koyar ne bir dipnot ne de başka bir şey.
Yazar geçer.
“Ben yazdım oldu, kime hesap vereceğim” der.
Ortaya çıkan eser de ayıplı bir eser olur.
Özdil’in kitabında tek bir kaynakça olmadığı göz önüne alınırsa, içindeki bilgilerin “çalıntı” demesek bile en azından “araklama” olduğu aşikârdı.
Bunu anlamak için Anıtkabir Derneği’nin açıklamasına ihtiyaç yoktu!
NOT: Bibliyografya nedir?: Araştırmaya dayalı eserlerin ya da makalelerin sonuna o konuya ilişkin yararlanılan daha önce yazılmış eserleri belirten bölüm.