Yüksek tansiyonlu seçim iklimi...
Cumhur ittifakı içinde yerel seçimlere girmenin uygun yolları bulunamayınca her partinin kendi adayları ile seçimlere katılacağı açıklandı.
Muhalefet bu işten memnun. Haklılar, Cumhur ittifakı ile muhalefetin kazanacağı yerler çok azalacaktı. Şimdi ise Ankara ve İstanbul’da dahil olmak üzere umutlandılar.
Ankara ve İstanbul’da muhalefet başarılı olur mu? Hiç sanmıyorum. Böyle bir ihtimal görünmüyor. Bu şehirlerde seçim kazanmayı bırakın, CHP İzmir’i bile kaybedebilir. Ama ittifak olsaydı, muhalefetin umudu da kalmayacaktı. Hatta ittifak olsaydı, muhtemelen yerel seçimler üzerine pek çok yer bakımından konuşma gereği bile olmayacaktı. Demek ki ülkeye biraz da heyecan lazım.
Devlet Bahçeli, önceki gün yine açıkladı: Seçimlere ayrı ayrı girilecek ama Cumhur ittifakı devam edecek, diye.Kesinlikle Cumhur ittifakı devam etmeli. Türkiye’nin PKK ve FETÖ terör örgütlerine karşı amansız mücadelesinde nihai başarı için Cumhur ittifakının devamı şarttır.
Bu iki terör örgütü başta olmak üzere, Türkiye’nin bekasını, birlik ve bütünlüğünü tehdit eden unsurların temizlenebilmesi için AK Parti ve MHP arasında Cumhur ittifakının pürüzlere takılmadan yürümesi elzemdir.
İki parti arasında seçim ortaklığı olmamasını ellerini ovuşturarak büyük bir sevinçle karşılayan ve bundan siyasi ve sosyal beklentilere girenler elbette olacaktır. Ancak, bu beklentiler umdukları ve düşündükleri sonuçları vermeyecektir.
Melih Gökçek’in adaylığı konusunda tam da dediğimiz gibi oldu. MHP’nin Sayın Gökçek’e böyle bir teklifte bulunmadığını düşündüğümü belirtmiştim. Nitekim olayın Sayın Bahçeli ve Sayın Gökçek’in dışında seyrettiği ortaya çıktı. Buradan iki parti arasında bir nifak çıkacağına dair beklentiler de karşılık bulmadı.
Şimdi yine beklentiler aynı. İki parti arasında bir daha buluşamayacakları şekilde sorunlar çıksın, Cumhur ittifakı dağılsın diye bekleyenler fırsat kolluyor. Bundan sonra iki partinin mensuplarının da her kademede dikkatli olması lazım. Önümüzde seçim var, iki ayrı siyasi parti, rekabet olacaktır, bununla birlikte rekabetin yıkıcı ve yıpratıcı olmaması önemlidir. Siyasetin doğası gereği aday olanlar da çevreleri de kazanmak için mücadele içinde olacaklar. Bu mücadelenin şekli önemli. Geçmişte zaman zaman yapıldığı biçimiyle bir siyasi mücadele cumhur ittifakının ruhuna da aykırıdır.
Devlet Bahçeli’nin son uyarısını da bu çerçeve içinde görmek ve değerlendirmek lazımdır. Sayın Bahçeli, teşkilatların Cumhur ittifakı hassasiyetlerine uymalarını istemiştir. Bunun bir diğer anlamı da şudur, birilerinin beklediği gibi AK Parti’nin kaybetmesini temin edecek ittifaklar içine girilmeyeceği, mücadelenin Milliyetçi Hareket Partisi’nin kazanacağı şekilde yürütüleceğidir. MHP’nin kazanma ihtimalinin olmadığı hallerde millet iradesinin tezahürünün Cumhur ittifakının güçlü kalacağı şekilde gerçekleşmesidir.
MHP adına sürekli aday olabilecekleri iddia edilen bazı isimler ortaya atılıyor. Bu isimlerin ortaya atılma sürecinde MHP Genel Başkanı’nın ve yetkililerinin bir dahli olduğunu düşünmediğimi bir daha belirteyim. Birileri bazen iyi niyetle, bazen farklı saiklerle isimleri ortaya koyup netice almaya uğraşabilir. Gökçek olayında ve Dalan isminde olduğu gibi. Devlet Bahçeli’nin Gökçek’e ilişkin açıklamalarını da yine dikkatle dinlemek gerekir. Çünkü yıllarca Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapmış, politik bir zemini olan insanın ismi anılmış, bu konu Sayın Bahçeli’ye soruluyor. Karakteri itibariyle son derece nazik bir insan olan Bahçeli’nin böyle bir soruya verdiği cevap da elbette son derece doğaldır. Buradan asla şöyle bir netice çıkmaz: MHP Gökçek’in adaylığını arzuluyor veya
arzuladı ama kabul görmedi… İsmi ortaya atılan bir siyasetçiye karşı onun saygınlığına uygun bir cevap verilmiştir hepsi bu. Gökçek incitilmemiştir. Bir ölçüde geçmişte yaptığı hizmetlerin altı çizilmiştir. Hatta Devlet Bahçeli’nin açıklamaları neticesinde AK Parti bile Gökçek’e yeniden sahip çıkma gereği duymuştur. Burada MHP’yi ilgilendiren bir husus olmadığı gibi, Gökçek açısından da muazzam bir itibar alanı doğmuştur.
Aynı şey Bedrettin Dalan için de geçerlidir. İstanbul’a büyük hizmetleri olan bir başkan bu vesile ile yeniden hatırlanmış ve belediye başkanlığı için çıtanın Dalan seviyesinde veya ona yakın seviyede adaylarla olması gerektiği insanların aklına ve gönlüne işlenmiştir.