Yunan'a karanlık tarihinden bir hatırlatma...
Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki petrol ve doğal gaz arama çalışmalarını engellemek için elinden geleni yapan Yunanistan'ın provokatif girişimleri iki ülkeyi savaşın eşiğine getirdi.
Son olarak Türk gemilerini taciz eden Yunan tarafına Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından en sert karşılık verildi. Almanya ve Fransa'nın da gerilime müdahil olması ile birlikte kriz Avrupa genelinde yankı uyandırdı.
Sabah Gazetesi yazarı tarihçi Erhan Afyoncu, Yunanistan tarafının agresif ve hukuk tanımaz tutumu konusunda bugün, dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.
Yunanistan, Osmanlı İmparatorluğu'nun I. Dünya Savaşı'nı kaybetmesi üzerine, haddini aşarak Anadolu'yu işgal planı kurduğunu hatırlayan Afyoncu, "Milli Mücadele sonunda Yunan ordusu denize dökülünce, Yunanlılar mağlubiyetin sorumlusu olarak üç başbakan, iki bakan ve başkomutanlarını idam etti" hatırlatması yapmaktan da geri durmadı.
İşte o köşe yazısı;
- Vatan haini ilan edip kurşuna dizdiler
Yunanlılar son macera aradıklarında başbakan, bakan ve generallerini vatan haini ilan edip kurşuna dizdiler.
İngilizlerin desteğiyle Batı Anadolu'yu işgale başlayan Yunanistan, ummadığı bir direnişle karşılaşmış, Mustafa Kemal Atatürk'ün liderliğiyle Türk ordusunun karşısında duramayıp, büyük bir mağlubiyete uğramıştı. Mağlubiyetin faturası Yunan siyasetçi ve generallere kesildi. Nihayetinde üst düzey yöneticiler yargılanarak idam edildiler. Savaş sonrasında Yunanistan'ın durumu üzerine Cemal Güven ve Hatice Yıldırım'ın araştırmaları vardır.
DARBE VE MAHKEME
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün komuta ettiği Türk kuvvetleri 26 Ağustos 1922'de başlayan Büyük Taarruz ile 14 gün gibi kısa bir sürede Yunan ordusunu denize döktü. Bu mağlubiyetle Yunanistan'da iç karışıklıklar meydana geldi. Mağlup ordudan kurtulabilen ve Anadolu dışındaki askerler Venizelos taraftarı subaylar komutası altında Midilli ve Sakız adalarında toplandılar. Albay Plastiras, Albay Gonatas ve Deniz Yüzbaşısı Phokas'ın dahil olduğu bir ihtilal komitesi kuruldu ve kısa sürede ihtilal Atina'ya ulaştı. 26 Eylül'de Meclis dağıtıldı ve Petros Protopapadakis başkanlığındaki hükümet istifa etti. Bakanlar tutuklatıldı, ancak krala dokunulmadı. İngiliz birliklerinin koruması altında Palermo'ya götürüldü. İşin ilginç tarafı Küçük Asya Felaketi'nin mimarı olan Venizelos'la iletişime geçilerek Lozan'da Yunanistan'ı temsil etmesi istendi. Venizelos böylece hem cezalandırılmayacak, hem de siyasi rakipleri Askeri Mahkeme'de yargılanacaktı.
Felaketin müsebbibi olarak 1921- 1922 döneminin önemli siyasi ve askerî ricali tutuklandı. Bu kişiler ve belirtilen dönemde yaptıkları görevler şöyleydi: Başbakan-Adalet Bakanı Dimitrios Gounaris, Maliye Bakanı-Başbakan Petros Protopapadakis, İçişleri Bakanı- Başbakan Nikolaos Stratos, Dışişleri Bakanı Georgios Baltacis, Harbiye Bakanı Nikolaos Theotokis, Küçük Asya Ordusu Başkomutanı General Hacianestis, Ulaştırma Bakanı General..
19 Ekim 1922'de, İhtilalciler General Theodoros Pangalos başkanlığında bir soruşturma heyeti kurdu. Raporlar ise General Othonaios'un başkanlığında on subaydan oluşan özel bir askerî mahkemeye verildi. 31 Ekim'de başlayan mahkemede sanıklara yöneltilen suçlamalar şu şekildeydi; Yunanistan'a mali ablukanın tatbikine dair müttefiklerin verdikleri 19 Aralık 1920 tarihli notayı Yunan halkından gizlemek, Yunanistan'a terk edilen Kuzey Epir'in ilhakı için gereken tedbirleri almamak, büyük ve küçük askerî kıtaların başına aciz ve muktedir olmayan komutanları tayin ederek tecrübeli subayları uzaklaştırmak ve firarî subayları himaye etmek, halka ait mali kaynakların sorumsuzca kullanılması, hazır kuvvetler cephede yerini almadan Eskişehir'e ilk saldırıyı başlatmaları, Eskişehir- Afyonkarahisar tren yolunun işgalinden sonra Ankara'ya doğru ilerlemeyi sürdürmek, Yunan toprak ve ulusal isteklerini belirtmeden İtilaf Devletleri'nin çözümüne göz yummak, ülkenin mali durumunun bozulması, Venizelos'un Avrupa'da boyunduruk altında yaşayan Yunanlıları temsil etmeyi onaylamaması, yabancı devletlerden alınacak kredilerin elde edilememesi.
VATAN HAİNİ OLARAK ASILDILAR
General Othonaios, 15 Kasım 1922 günü sabah erkenden kararı okudu. 6 sanık da vatana ihanetten idama mahkûm edildiler. Amiral Mihail Goudas ile General Ksenofon Stratigos müebbete çarptırıldılar. Prens Andrew ise sürgün edildi. Averoff Hapishanesi'nde bulunan mahkumlara idam kararı açıklandı. Giritli askerlerden oluşan 30 asker 15 metre mesafede mahkûmların karşısında yerlerini aldılar. Beşer kişiden oluşan kısımlara ayrılarak her bir kısım bir mahkûmun karşısında durdu. Soldan sağa sırayla mahkûmlar şöyle sıralanmışlardı: Theotokis, Stratos, Gounaris, Protopapadakis, Baltacis ve General Hacianestis. Saat 11.28'de teğmen kılıcını çekerek ateş edilmesini emretti. "Altılar" olarak bilinen kişiler kurşuna dizilmişlerdi.
İdamlar üzerine infaz kararları ve mahkeme ciddi eleştirilere maruz kaldı. İngiltere Yunanistan'la diplomatik ilişkilerini kesti ve İngiliz elçisi Atina'yı terketti. İngiliz basını siyasi intikam kastıyla idam kararı verilmesini ağır dille eleştirdi. Fransız gazeteleri verilen kararı ağır bulurken aynı zamanda yapılan işin Lozan'da Venizelos'u zor durumda bırakacağını ifade etmişlerdi. Amerikan basını da tayin edilen hakimlerin çıkarcı kimseler olduklarını yazıp, sırtlarını ihtilal komitesine dayamakla suçladı. İdam edilen Başbakan Petros Protopapadakis'in torunu Mihalis Protopapadakis "Altılar" üzerindeki "vatan haini" damgasını kaldırmak amacıyla ilki 2008'de olmak üzere Yunan Yargıtay'ına toplam üç kez başvurdu, ancak delil yetersizliği sebebiyle hepsi reddedildi. Dördüncü başvuru ise kabul edildi ve hadiselerin tekrar incelenmesine karar verildi. 2010'da Yunanistan Yargıtayı "vatan hainliği" ile ilgili suçun lağvedilmesine ikiye karşı üç oyla karar verdi. 88 yıl sonra mahkeme kararı ile "Altılar"ın üzerlerindeki vatan hainliği damgası kaldırıldı.
- Yunanistan'ın çöküşü
VENİZELOS, İngiliz ve Fransız askerlerinin desteğiyle 1917 Haziran'ında Kral Konstantin'i tahtından indirerek savaş sonrası kazanımlardan faydalanmak amacıyla Yunanistan'ı I. Dünya Savaşı'na dahil etti. Batı Anadolu'da kendi kontrolünde bir Yunanistan'ın olmasını tercih eden İngiltere, burada güçlü bir İtalya'ya karşı Yunanistan'ı tercih edip, Yunanlılar'ı destekledi. Kuruluşundan itibaren Batılı devletler tarafından siyasi, mali ve askeri anlamda desteklenen Yunanistan'ın bu durumu Milli Mücadele sırasında da devam ediyordu. Ancak 14 Kasım 1920'deki seçimlerde İtilaf Devletleri'ne yakın olan Venizelos'un kaybetmesi ve ardından Kral Konstantin'in geri dönmesi İtilaf Devletleri tarafından verilen destek ve yardımların kesilmesine sebep oldu.
Bu durum mali buhranı da beraberinde getirdi. Kral Konstantin her ne kadar Venizelos'un siyasetini beğenmese de İtilaf Devletleri'nin desteğinin devamını sağlamak ve halkın gözündeki imajını sağlamlaştırmak için Batı Anadolu'da taarruza geçti. Ancak iki taarruzda da başarısız olunca Yunanistan'ın siyasi problemlerine mali sorunlar da eklendi. Bilhassa II. İnönü Savaşı'ndan (26-31 Mart 1921) sonra Yunanistan para birimi drahmide ciddi düşüşler yaşandı. Bu düşüş daha da devam edecekti. Zira savaş masrafları Yunan devletinin gelirinden fazlaydı. Yunanistan'ın 27 milyonluk bütçe açığını kapatmak için İngiltere'nin isteği üzerine Kanada 5 milyon pound yardım yaptı. İngiltere ve Fransa ise 10'ar milyon pound yardımda bulunma kararı alıp, ilk olarak 6,5 milyon poundluk yardımda bulundular.
Buna mukabil Kral Konstantin'in geri dönmesiyle kalan meblağın ödenmeyeceği bildirilmiştir. Bu durum ise Yunan maliyesini iyice zor duruma soktu. Yunan hükümeti drahminin değerini yükseltmek için çeşitli teşebbüslerde bulundu. Bunlar, İtilaf Devletleri'nin iznini almaksızın birkaç defa tedavüle yeni para çıkarılması, ecnebi kambiyosu kurulması, Anadolu'da işgal altındaki topraklardan vergi toplama çalışmaları, istikraz arayışlarıdır. Ancak drahminin düşüşü engellenemedi.