"Zeyd"in hırsızlık dosyası nasıl buharlaştı?

Gazeteci-Yazar Nedim Şener, FETÖ’nün Deniz Kuvvetleri yapılanmasında “Zeyd” kod adıyla mahrem imamlık yapan Tuncay Opçin’in 1994 yılında Galata Mevlihanesi’inden çalınan tarihi bir hat eserini sattığını, Kadıköy Akmar Pasajı’nda sahaflık yapan Mustafa Tütek’in kendisine gönderdiği mektubu yayımlayarak gündeme getirmişti.

Şener Posta gazetesindeki köşesinde, “Zeyd’in kayıp hırsızlık dosyası” başlıklı yazısında hırsızlık olayının ayrıntılarını kaleme aldı.

“ÇALINTI MALI SATAN TUNCAY OPÇİN’Dİ”

“Şimdi ikinci kısım” diyen Nedim Şener şöyle devam etti:

“Hat eserin çalıntı olduğu ihbarından sonra Mustafa Tütek ve Tuncay Opçin gözaltına alındı. Tuncay Opçin’in hakkında ‘hırsızlıktan’, Mustafa Tütek hakkında ‘çalıntı eseri satmaktan’ Beyoğlu 1.Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. (Esas 1994/1718)

Açılan dava ve sonucu tam bir FETÖ tezgahıydı. Çünkü, ihbara göre çalıntı malı satan Tuncay Opçin’di. Suça iştirak eden ise sahaf Mustafa Tütek. Ama açılan davada Tuncay Opçin’e suçlama, ‘hırsızlık’ olarak değiştirildi. Tarihi hat, çalındığı sırada yakalanmamış, sahafın vitrinindeyken ele geçirilmişti. Dolayısıyla, ‘hırsızlıktan’ suçüstü durumu yoktu. Polisin hazırladığı dosyaya göre savcı delil olmayan ‘hırsızlıktan’ dava açarak Tuncay Opçin’i aklamak üzere iddianame düzenlemişti.

Tuncay Opçin de hırsızlıktan delil olmadığı ve toplanmadığı için mahkemede suçlamayı kolayca savuşturdu. Elbette bir FETÖ üyesi olduğu için yalan söyleyerek. Çünkü, çalıntı eseri Kocamustafa Paşa Tren istasyonunda tanıştığı soy adını bilmediği ama adı Ahmet olan birisinden aldığını anlattı.”

“NASIL HİKAYE AMA, TAM FETÖ’CÜ YALANLARI DEĞİL Mİ?”

Nedim Şener, mahkeme dosyasını ise şöyle aktardı:

“Anlattıkları mahkeme kararına şöyle geçti; ‘İki sene kadar evvel Kocamustafa Paşa Tren İstasyonu’nda Ahmet isimli bir şahısla tanıştığını, iş adresini aldığını, arasıra görüştüklerini, bu tanışıklıktan bir süre sonra Ahmet’in yanına gelerek bazı tablolar olduğunu ve satmak istediğini söylediğini, ve bir hafta sonra üzerinde ‘Ya Hz.Celaleddin Rumi Dost’ yazı ibareli çerçevesiz tabloyu getirdiğini, beğenip 2.000.000TL aldığını, aradan iki ay geçtikten sonra paraya ihtiyacı olduğu için Kadıköy’de sahaflık yapan Mustafa Tütek isimli arkadaşının yanına giderek 4.000.000TL’ye sattığını, daha sonar Ahmet’i görmediğini, davaya konu tabloyu müzeden veya herhangi bir yerden çalmadığını beyan etmiştir.’

Nasıl hikaye ama, tam FETÖ’cü yalanları değil mi? Elbette ‘Ahmet’ diye birisi yok. Tüm sözleri yalan. Ama mahkeme 30 Kasım 1995 tarihinde bu beyanı gerçek kabul ederek Tuncay Opçin hakkında delil yetersizliği hedeniyle beraat kararı verdi. Sahaf, Tütek de beraat etti.

Bu davadan iki ayrıntı daha var, birincisi Tuncay Opçin’in avukatı, FETÖ’nün MİT Tır’larını durdurması kumpasında tutuklanan askerlerin avukatlarından Osman Yedekçi idi. İkincisi, Tuncay Opçin’in yargılandığı bu dosya Adliye arşivinde yok. Yani dosya da çalınmış.”

GÜNÜN VİDEOSU

Dilan Polat'ın hayranı pes dedirtti: Cezaevine girdiğinizde kalp krizi geçirdim!

Dilan Polat cezaevine girince kalp krizi geçirdiğini söyleyen hayranı, Polat ile bir araya gelince ağladı.